Ne yaparlarsa yapsınlar, başaramayacaklar Ne yaparlarsa yapsınlar, başaramayacaklar Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın milli ve dini bütünlüğünü hedef alan projeler yine gündemde. Geçtiğimiz günlerde Rodop iline bağlı bazı köylerde, "Rodop İli Pomakları" adı altında bir anketin yapıldığını öğrendik. Edinilen bilgilere göre, bazı kişiler özellikle Kozlukebir Belediyesi'ne bağlı bazı köyleri ziyaret ederek "Rodop İli Pomakları" adı altında bir anket gerçekleştiriyor. Bir devlet politikası olması hasebiyle ordusundan medyasına, sözde bilim adamından devlet yöneticisine varıncaya kadar, herkes bu ülkede birlik olmuş, dini İslâm, kültürü Türk/Türkçe olan Batı Trakya’daki Azınlığı parçalamakla meşgul. Karanlık işlerle uğraşan yer altı ve yer üstü bütün mihraklar, bu konuda sürekli bir faaliyet içerisindedirler. Ancak anlayamadıkları veya anlamak istemedikleri bir husus var. O da, Azınlığın birlik ve beraberliğini bozmayı, bölerek birbirine kırdırmayı ve nihayetinde dize getirerek sindirmeyi asla ve kat’a başaramayacaklardır. Neden biliyor musunuz? Çünkü biz haklıyız ve ilahi/tabii kanunlara göre haklı olanlar her zaman galip gelirler. Çünkü Allah, haklı ve mazlum olanlarla beraberdir ve yegâne galip O’dur. O ve yardım ettikleri dışında galip yoktur. Tabii Allah’ın yardımı sadece haklı ve mazlum olmakla olmuyor. O’nun yardımını istemek ve hak etmek gerek. Kitap’ta belirttiği gibi: İnanırsanız, üstün gelirsiniz. Dışişleri Bakanlığı’nın B.Trakya’daki büyükelçilerinden biri, birkaç yıl önce Batı Trakya Türk basınına verdiği bir yemekte, azınlık basın mensuplarını sürekli (Türk) milli kimlik ve azınlık sorunlarıyla ilgili haber yaptıkları için eleştirmişti. Büyükelçi, Azınlığımızın asıl sorunlarının bunlar olmadığını ifade ederek biraz da tütün ve ekonomi gibi sorunlarla uğraşmalarını önermişti. Adam kurnaz. Aklınca Azınlık basınını Azınlık Meseleleri dışında yayımlarla meşgul olmaya yönlendirirken, diğer yandan kendi güdümündeki çoğunluk basınının Azınlığın haklarını ve bütünlüğünü hedef alan yayımlarla altımızı oymasını kolaylaştırıyor. Cevaben şöyle yazmıştım: Siz önce kendi basınınıza bir yemek verin ve onlara bizimle uğraşacakları yerde memleketin asıl meseleleriyle uğraşmalarını tavsiye edin. Asıl boş işlerle uğraşanlar, Müslüman Türk Azınlık karşıtı Yunan basınıdır. Gerçi onlar kendilerine göre boş işlerle değil, “milli bir tehlike”yi yani Batı Trakya Türk Azınığı’nı bertaraf etmekle uğraşıyorlar. Bunu da kendi kendilerine yapmadıkları ortadadır. Zira Azınlığımız konusunda resmi ideolojinin sözcülüğünü ve tetikçiliğini yaptıkları, yayımlarından bellidir. Hepsi azınlık konusunda aynı yayın politikasını sergilemektedirler. Bu bir tesadüf olmasa gerek. Arada bir aykırı sesler de plânın bir parçası. Ayrıca bu cılız sesler samimi de olsa, genel kanıyı etkileyecek durumda değildirler. Görüldüğü gibi bize, Azınlığın milli kimlik ve uğradığı haksızlıklarla uğraşmayın, diyenler kendi güdümündeki her türlü imkân ve aracı bu doğrultuda kullanmakta kararlıdır. Azınlık olarak bırakıldığımız günden beri devlet politikası olarak benimsenen çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Resmi devlet politikası gereği Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı üç ayrı etnik parçaya bölünmek, ardından bunlar kendi içinde çatıştırılacak duruma getirilerek etkisiz bir hale getirilmek isteniyor. Temel gaye, bizleri önce parçalamak, sonra da ufalayarak ortadan kaldırmaktır. İşte, bunun gereği olarak geçtiğimiz günlerde Rodop bölgesinde bölücü bir anket başlatıldı. Sadece bu da değil. Birkaç gün önce Trakya Dimokritos Üniversitesi’nin 2017 yılında uluslararası bir Pomak Konferansı yapılacağı duyuruldu. Bu kongrede dünyanın birçok bölgesinden araştımacılar yer alacak. Pomakların Türk olmadığı, Slav, Trak, Pers veya Ellen oldukları anlatılacak. Asıl amaç, ne şekilde olursa olsun Azınlığın Türk olmadığı mikrobunu yaymak... Bu şekilde hem Azınlık ve hem de çoğunluk toplumlarında algı oluşturarak insanlarımızın direncini kırmak... Bu güne kadar hep böyle oldu. Devlet bizleri ayrıştırmak ve birbirimize düşürerek etkisiz hale getirmek için var gücüyle çalışmaktan vazgeçmiyor, ama biz de direnmekten vazgeçmiyor ve vazgeçmiyeceğiz. Bu da böyle bilinsin. Ne yaparlarsa yapsınlar biz Azınlık olarak bir ve bütün halinde kalmak için ne pahasına olursa olsun mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bu güne kadar bu da hep böyle oldu. Çoktan işimizi bitirmeyi plânlıyorlardı, ama dimdik ayaktayız. Yerel bazda Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın parçalanması ve sindirilmesi konusunda yapılan çalışmalar, genel bazda bütün Türk ve İslâm alemi için geçerlidir. Bugün İslâm Dünyası’nın dize getirilmesini hedefleyen küresel akıl, Türkiye’de de aynı oyunları tezgâhlamaktadır. Anavatan bu nedenle hedeftedir. Ayağa kalkmaya çalışan Türkiye, farklı etnik söylem ve oyunlarla bölünmek, kendi içinde çatıştırılmak ve savaştırılmak suretiyle zayıflatılarak yeniden toparlamaya çalıştığı Türk ve İslam Dünyası dize getirilmeye çalışılıyor. Yani oyun büyük ve dünyanın her köşesindeki en küçük Müslüman topluluğun dahi hedef alınması aslında küresel bir projenin parçasıdır ve ümmeti zayıflatmaya yöneliktir. Bu hususun bilinmesi ve unutulmaması çok önemlidir. Çünkü asıl yıkımımız, bu hususun bizlere unutturulmasıyla başlamaktadır. Unutmamalıyız, unutturmamalıyız. En başta kim olduğumuzu, bizi biz yapan, bir ve bütün kılan dini ve milli değerlerimizi unutmamalı ve birbirimize sürekli hatırlatmalıyız. Bunu da derneklerimizde yapılan etkinliklerle, camilerimizde okunan hutbe ve yapılan vaazlarla, Kur’an kurslarında ve okullarımızda verilen eğitimle yapmalıyız. Aynı şekilde bütün basınımızla yapmalıyız. Birbirimizi sürekli uyarmalıyız. Biz bunları yaptığımız için devlet bu imkanları elimizden alarak zayıflatmaya çalışıyor. Bu yüzden 240 İmam Yasası ile camilerimize el koymaya ve dinimize karışmaya çalışıyor. Kendi adamlarını din hocası olarak çocuklarımızın başına dikerek kontrol etmek için... Seçtiğimiz müftüleri tanımayıp kendi adamlarını müftü tayin ederek dini kurumlarımıza ve vakıflarımıza el koymaları bundandır. Azınlık basınına, özellikle Millet ve Gündem gazetelerine yüz binlerce euroluk para ve aylarca hapis cezaları bundandır. Milletin iradesine engel olmak ve geleceğimizi karartmak için. Biz bu çalışmaları bugüne kadar elimizdeki bütün imkanlarla iyi-kötü yapmaya çalıştık, ama bundan böyle çok daha planlı, programlı, donanımlı ve organize bir biçimde ve daha fazla çalışarak yapmalıyız. Onlar bizim aleyhimizde ne kadar çalışıyorsa, biz onlardan daha fazla çalışmalıyız. En önemlisi birlik olmalıyız. Bizden görünüp de bizden olmayanları saf dışı ederek güçlü bir şekilde bir olmalı, iri olmalı, diri olmalıyız. Son söz: Zafer, inananlarındır! 28 Şubat 2016 Cengiz Ömer
|
1433 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |