İstanbul İle İskeçe Arasındaki “Fark” İstanbul İle İskeçe Arasındaki “Fark” 2015’in sonlarında, tam olarak 24 Aralık’ta Türkiye basınından, İstanbul'daki Gayrımüslim (Rum) Cemaatinin geleneksel Noel etkinliği "Kalanda"nın, büyük şehrin göbeği İstiklal Caddesi'nde Yunanca ve Türkçe ilahiler söylenerek kutlandığını öğrendik. Ne güzel, Allah versin her yıl kutlasınlar. Demokratik Türkiye’nin kendilerine sunduğu bu haktan sorunsuzca yararlansınlar... Bu, onların en doğal hakkı. 7 Ocak 2016 okuduğumuz bir haberde de, İzmir'de en son 1922 yılında, Rum Ortodoks kilisesi geleneğine göre Hz. İsa'nın doğumu ile vaftiz edilişini kutlamak amacıyla gerçekleştirilen Fota Yortusu’nun, 94 yıl sonra tekrar edildiğini öğrendik. Türkiye, Rumlara her türlü hoşgörü, imkân ve kolaylığı gösterirken, başkentinde cami bulunmayan tek AB ülkesi Yunanistan'da ise Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın dini haklarına müdahale edilmektedir. Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde olması gereken İnsan ve Azınlık Hakları, ne yazık ki, AB üyesi Yunanistan’da uygulanmıyor. İstanbul’da Rumlar her türlü hoşgörüye mazhar bir şekilde dini kutlamalarını alenen şehir meydanında yapabiliyorken, İskeçe'de Türk Azınlığın şehir meydanında kermes dahi düzenlemesine izin verilmiyor. Çünkü arada “fark” var: Biri ne yapsa AB üyesi Yunanistan'ın şehri, diğeri ise ne yapsa AB'ye yaranamayan Müslüman Türkiye'nin şehri. Türkiye son yıllarda ülkedeki bütün Gayrımüslim azınlıklara yönelik dünya standartlarını zorlayan demokratik açılımlarda bulunmaktadır. Bunların içerisinde Rum vatandaşlar da her geçen gün daha iyi şartlara ve azınlık haklarına kavuşmaktadır. Türk hükümeti öngörülen azınlık haklarının ötesinde Rum cemaatinin birçok talebini de yerine getirmekte ve ülke çağında azınlığın bulunmadığı bölgelerde dini ayin yapmalarına kolaylık göstermektedir. TÜRKİYE'DE ÖYLE, YUNANİSTAN'DA BÖYLE Türkiye'de durum böyleyken, 150 bin Batı Trakya Müslüman Türk'ün yaşadığı Yunanistan'da Azınlıklar kan ağlamaktadır. Özellikle Batı Trakya Türkleri söz konusu olduğunda, Azınlık Hakları bir yana, vatandaşlık haklarından bile mahrum bırakılmaktadırlar. Batı Trakya Türkleri, Yunanistan'ın Batı Trakya dışında kaderine terk edilmiş camilerde Cuma namazı ve Mevlit Kandili için birçok kez izin istemiş, ancak yönetim bu konuda çok katı bir tutum izleyerek izin vermeye yanaşmamıştır. Evet, İstanbul’daki Rum Azınlığın Noel Kutlamaları dolayısıyla neler yapıldığına bir bakalım isterseniz: Özel Zoğrafyon Rum Lisesi önünde başlayan etkinlikte, öğrenciler okul önünden İstiklal Caddesi'ne ellerinde hediyeler ile yürüdü. Özel Zoğrafyon Rum Lisesi Müdürü Yani Demircioğlu'nun akordeonu eşliğinde söylenen şarkılarla kutlanan Noel etkinliğinde, öğrenciler Noel şarkıları söyledi. Rumca, Yunanca ve Türkçe şarkılar eşliğinde gerçekleştirilen etkinlikte, vatandaşlara çörek ve hediyeler de dağıtıldı. Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na kadar yürüyen öğrenciler ve Rum vatandaşları, Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu Evangelos Sekeris karşıladı. Yaklaşık bir saat süren Noel etkinliği, Yunanistan konsolosluğundaki çeşitli ikramlarla sona erdi. Noel kutlamalarıyla ilgili basın açıklamasında bulunan Demircioğlu, çok mutlu olduklarını dile getirerek, öğrenciler, komşular ve vatandaşlarla yeni yılın sevincini hepbirlikte paylaştıkları için mutlu olduklarını söyledi. Demircioğlu, "Çok özel bir gün. Bugün Hristiyan dünyası Hz. İsa'nın doğumunu müjdeliyor. İki gün önce Müslüman dünyası Hz. Muhammed'in doğumunu ilan ediyordu. Diliyoruz ki, bugünler memleketimize ve dünyaya barış, hoşgörü ve kardeşlik duygularının varolmasını ve daha çok güçlenmesini sağlar. Hep birlikte nice yıllar, Türkiye ve İstanbul mozaiğinin önemli parçalarından olan Rum cemaati, Yunanistan'dan gelen eski mezunlarımız ve Türkiye'deki vatandaşlarımızla birlikte bu özel günde birlikte olmamızı sağlar" diye konuştu. ARADA “FARK” VAR Türkiye, AB ve sözüm ona "medeni!" dünyaya ne kadar adaletli ve medeni olduğunu göstermek için de olsa gerek son yıllarda dünyada eşine az rastlanan Azınlık Hakları düzenlemeleri gerçekleştiriyor. Türkiye, Azınlıkların haklarını iade etti ve etmeye de devam ediyor. Devlet, iyi niyet anlamında birçok konuda esneklik göstererek Azınlıklara kolaylıklar sağlıyor. Türkiye bir İslam ülkesi olduğu için kendisine ön yargılı yaklaşan AB ve sözde medeni dünyaya karşı baştan dezavantajlı bir konumdadır ve bundan dolayı ne yapsa İslâmofobinin kör ettiği Batı'ya "yaranamıyor". "Demokrasinin beşiği" olmakla övünen Yunanistan ise zaten doğuştan "medeni" ve "Avupalı" sayıldığı için Azınlıklarına ne kadar haksızlık yapsa da görmezden geliniyor. Türkiye'nin olumlu yanları "islamofobi" yüzünden, Yunanistan'ın olumsuzlukları da "demokrasinin beşiği" yüzünden gözü kör olmuş "medeni" dünya tarafından görülmüyor. İşte, bu anlamda Türkiye ile Yunanistan arasında dağlar kadar fark var. Bu “fark” yüzünden azınlıklar arasında da fark oluşmakta ve mensuplarını farklı şekillerde etkilemektedir. Gayrımüslim Rum Azınlığı kendisine sağlanan hakların ve hoşgörünün tadını çıkarırken, Batı Trakya Müslüman Türkleri, bir AB ülkesine yakışmayacak haksızlıklara maruz kalmaktadır. İSKEÇE ŞEHİR MEYDANINDA MEVLİT KANDİLİ KUTLANSA NE OLUR? İstanbul'un göbeğinde Hıristiyanlar kendi inanç ve kültürlerine göre Noel ilâhisi "Kalanda" okuyarak peygamberlerinin mevlidini kutlamış ve kendi ifadeleriyle bunu komşuları ve Hıristiyan olmayanlara duyurmuş, hediyeler vererek coşkularını paylaşmışlardır. İnsani açıdan bakıldığında ve bunların iyi niyetli olduğu varsayıldığında, ilk bakışta "Ne kadar güzel" dedirtecek bir etkinlik olarak görülebilir. Ancak akla hemen şu soru geliyor: İskeçe şehir meydanında İskeçe Merkez Azınlık İlkokulu Müdürü'nün öncülüğünde kutlanacak Mevlit Kandili ve ilahiler eşiliğinde vatandaşlara ve esnafa kandil şekeri ve hediyeler dağıtılsa; Hz. Muhammed'in doğumunu bu şekilde onlara duyurup coşkusunu paylaşsa, acaba ne olur? Bu etkinlik Gümülcine merkezinde de yapılsa ve etkinlik Gümülcine Başkonsolosluğu’nda son bulsa, aynen İstanbul’da Rumların yaptığı gibi... Evet, bu durumda ne olur? Bu sorunu cevabını Yunan devletinin mevcut yönetim anlayışı ve Azınlığa yönelik yaklaşımıyla hiçbir zaman öğrenmek mümkün olmayacaktır. Çünkü mevcut Azınlık politikası yüzünden Yunan devleti böyle bir etkinliğe izin vermeye yanaşmayacaktır. Yanılmayı çok isterdik, ama şehir meydanında kermes'e dahi izin vermeyen bir anlayışın, Müslümanlara ait bir dini kutlamaya izin vermesini beklemek ne kadar gerçekçi olabilir? ALLAH HİDAYET VERSİN! Meseleye daldıkça, arada fark değil, farkların olduğu görülmektedir. Farkların olması kötü mü? Tabii ki hayır. Farklı kültürler arasında farkların olması gayet doğaldır. Bunlar iyi niyetle yaklaşıdığında zenginlik ve barış köprüsü olarak değerlendirilir. Bu noktada önemli olan, faklılıkların toplumların arasına duvar örecek şekilde değil, onları kaynaştıran bir şekilde değerlendirilmesidir. Ancak ne yazık ki, bizim devletimiz bu konuda Türkiye kadar iyi niyetli ve gayretli davranmamaktadır. Hatta bu anlamda tam tersine bir gayret içerisinde olduğunu söylersek abartmış olmayız. Cami, okul ve toptan dini hayatımıza doğrudan müdahale sayılabilecek “240 imam yasası” nı Azınlığın sert tepkilerine rağmen uygulayarak, devlet, dini hassasiyetlerimizi yok saymıştır. Dini bilgiden yoksun, hatta bu öğretiye aykırı bir hayat tarzı içerisinde olan insanları Azınlığımıza dayatarak büyük bir musibeti musallat etmiştir. Son söz: Vallahi ben devletimizin bu zulmü karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. Bu zalimce politikalar nedeniyle duyduğumuz acıyı tarif etmeye söz yetmez. Belâ okumak istemiyorum. Onun yerine dua etmek daha iyi. Diyeceğim şu: Allah, bu tarifi imkânsız zulümleri bizlere yaşatan zalim yöneticilerimize akıl, iz’an ve hidayet versin. Onları en yakın zamanda İslâm’la müşerref kılsın inşallah. Empati yapamadıkları için belki Müslüman olunca bizleri daha iyi anlarlar. Amin! Cengiz Ömer Kaynak:http://www.milletgazetesi.gr/view.php?id=4236
|
1433 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |