Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu (RUBAFED) ve diğerleri… Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu (RUBAFED) ve diğerleri… Günümüzde STK’ların toplumsal gelişimin önemli aktörleri haline gelmesi gerekirken bazı STK’lar sadece günü kurtarmanın peşine düşerken, RUBAFED ise bunun tam aksine hem kendi üyelerinin hem de ülke sorunlarına değinmesiyle ön plana çıkıyor. Kısa adı RUBAFED olan Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu, Sözde Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılında İstanbul Üniversitesi ile ortaklaşa 5’nci Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi’ni düzenledi. Dünyanın dört bir yanından profesörler, akademisyenler, bilim adamları ve tarihçilerin katıldığı kongreye protokol üyeleri ve üniversite öğrencileri de yoğun ilgi gösterdiler. RUBAFED Genel Başkanı Ayhan Bölükbaşı da, tarihe yeni bir belge kazandırmanın yanı sıra katılımın en üst düzeyde olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Birinci Dünya Savaşı esnasında Balkanlar’da, Anadolu’da ve Ortadoğu’da neler yaşandığını anlatan bir belgeyi gençliğe ve ileriki nesillere hediye edecek olmanın haklı bir gururunu yaşayan RUBAFED Genel Başkanı Ayhan Bölükbaşı duygularını kısaca şöyle dile getirdi; “Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen bir Sivil Toplum Örgütü olarak bizlerin asıl görevlerinden bir tanesi de ülkemize ve geleceğimize sahip çıkmaktır. Elhamdülillah RUBAFED olarak bu görevimizi en iyi şekilde yerine getirmenin mutluğunu ve gurunu yaşıyoruz. Bu önemli görevi yerine getirmemizde büyük emekleri ve gayretleri bulunan başta Yönetim Kurulu Üyelerimize, Dernek Başkanlarımıza, İstanbul Üniversitemizin çok kıymetli Rektör ve akademik kadrosuna minnetlerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Bildiğiniz gibi İstanbul Üniversitesi’yle 4’ncü, Namık Kemal Üniversitesi’nin de içinde olduğu 5’inci Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongremizi geçtiğimiz günlerde gerçekleştirmiş olduk. Daha önce düzenlediğimiz 3 kongremizi Balkan Savaşlarının 100. Yılı münasebetiyle gerçekleştirmiştik. Bu yılki yapmış olduğumuz Göç Konferansımızın ana teması ise 1. Dünya Savaşı esnasında Balkanlar’da, Anadolu’da ve Ortadoğu’da neler yaşandı, nasıl yaşandı ve neden yaşandığıyla ilgilidir. Bu yaşananları yeni neslimize iyi anlatmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ama maalesef gerek Balkan tarihiyle alakalı gerekse 1. Dünya Savaşında yaşanmışlarla alakalı ciddi derecede belge, bilgi ve kaynak yok denecek kadar az. Hele Balkan Savaşlarıyla alakalı çok çok daha azdı. Bizim Balkan Savaşlarıyla alakalı yaptığımız 3 kongremizde sunulan tebliğlerden 2 ayrı cilt kitap ortaya çıktı. Balkanları ve Balkan Savaşlarını anlatan en güncel haliyle en ciddi kaynak eseri oldu. Ve bu kaynak eser şuanda Türkiye’mizin çeşitli üniversitelerinde kaynak eser olarak okutulmaya başlandı. 2-3 ve 4 Aralık tarihleri arasında düzenlediğimiz kongreye dünyanın dört bir tarafından akademisyenler ve bilim adamları geldi. Bu hocalarımızın sunmuş oldukları tebliğler ilk defa 1. Dünya Savaşı esnasında Balkanlarda, Anadolu’da ve Ortadoğu’da neler yaşandı bunları belgeleriyle ortaya koydular. Bu tebliğleri de ileriki günlerde kitap haline çevirip 1. Dünya Savaşı’nda Balkanlar’da, Anadolu’da ve Ortadoğu’da neler yaşandığını anlatan bir belge olarak gençliğimize ve ileriki nesillerimize hediye etmiş olacağız. Bundan dolayı çok mutluyuz.” Ya diğerleri ne işe yarar? Bayram seyran derken bir bakıyoruz ki; ülkemizde bir çok sivil toplum kuruluşu üremiş. Varlığından ancak şurada burada görürsek veya kendilerine gelir getirecek geceler düzenlediklerinde haberdar olabiliyoruz. Peki, ne işe yararlar dersiniz? Genelleme yaparsak elbette haksızlık olur. RUBAFED gibi birçok dernek görevini bihakkın ifa ederken, yüreğimizi sızlatan ise sadece günü kurtarmak ve kendilerine rant kapısı oluşturmanın yanı sıra bir makam peşinde koşanlaradır sözümüz. Sivil Toplumun Gelişmesi Önündeki Engeller Çok farklı cevaplar verilmekle birlikte ağırlıklı olarak verilen cevaplar şu yöndedir: -Kamunun, sivil toplum kuruluşlarına duyduğu güvensizlik ve bunun sonucunda gerekli desteği esirgemesi -Sivil toplum kuruluşunun finansman desteğini sağlayan kurumun güdümü altında olduğu ya da bağımsız olmadığı düşüncesi -Sivil toplum kuruluşlarının “sivil toplum” bilincinden yoksun oluşları -Sivil toplum kuruluşlarının nitelikli eleman eksikliği -Sivil toplumun kurumsallaşmış bir yapıya sahip olmaması ve oturmuş bir organizasyonlarının olmaması -Sivil toplumun fikirsel ve hedefsel sapmalar gibi manipülasyonlara açık olması -Sivil toplum kuruluşlarının art niyet güdebilmeleri -Hesap verebilirlik ve şeffaflık kriterlerinin net olmayışı -Sivil toplum kuruluşlarının bakış açılarının objektif olmaması -Kimi zaman sivil toplumun rant peşinde koşması -Sivil toplum kuruluşlarının yanlış mevzuat uygulamaları -Medyanın sivil topluma gereken ilgiyi göstermemesi olarak sıralanabilir. Sivil toplum kültürünün demokrasi kültürüyle paralel gelişmekte olduğunu düşünen bazı uzmanlar, gelenekçi devlet yapısının sivil toplum önünde bir engel teşkil ettiği görüşündedirler. Diğer bir grup uzman da kamunun sivil topluma engel teşkil etmediğini, sivil toplumun kamu hiyerarşisi içinde olmadığından kamunun engellemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı görüşündedirler. Yukarıda sayılan birçok nedeni de dayanak alarak, sivil toplumun gelişememesinin nedenlerini sadece sivil topluma bağlamaktadırlar. Kaynak:http://www.7-24esenlerhaber.com/ |
1649 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |