Reziller Reziller Victor Hugo “Sefiller”i yazmıştı. Ben de bu sayıda bir denemede bulunarak “Reziller”i yazdım. Batı Trakya’daki Müslüman Türk düşmanlarına göre, Trakya Türkleri FUEN Kongresi’nde Yunan ruhlu Pomaklar tarafından rezil edildiler. Bize göre ise onların gücü ancak kendilerini rezil etmeye yetti. Tabii ki bu işin doğrusunu kamuoyu vicdanı, en doğrusunu da Hak takdir edecektir. Lozan tutanaklarında, Batı Trakya’daki Azınlığın Türk olduğundan açıkça bahsedildiğini biliyoruz. Yunan idaresi, Lozan Antlaşması’nın sadece Azınlıklarla ilgili özel faslın ilgili maddelerinden hareketle Azınlığımızın “dinî azınlık” olduğunu iddia etmektedir. Bu da doğrudur ve bu nedenle bizler Müslüman ve Türk Azınlık olduğumuzu söylüyoruz. Ancak aynısı İstanbul’daki Rumlar için de geçerlidir. Onlar da “Gayrımüslim Azınlık”tır. Ama Yunan idaresine göre İstanbulda’kiler “hem dinî ve hem de millî” bir azınlıktır. Bunda bizce de bir sorun yok, çünkü İstanbul’dakiler öyle tercih ediyorsa buna saygı duymak düşer. Gelgelelim ki aynı saygıyı Yunan idaresi ve Türk İslam karşıtı çevreler, Batı Trakya’daki Türklerin kimlik tercihine saygı duymamaktadırlar. Bununla da yetinmeyerek bu kimliğin ortadan kaldırılması için akla hayale gelmeyecek her türlü hile ve entrikaya başvurmaktadırlar. Batı Trakya’da Lozan Antlaşması’na göre resmen bir ve tek Azınlık yaşamaktadır. Yunan yönetimi de Azınlığın asla Türk olmadığını kendince teyit etmek için, bu bir ve tek olma özelliğini her defasında güçlü bir delil/koz olarak ileri sürmektedir. Yunan idaresi Azınlığın bir ve tek olmasını sadece dini açıdan savunmakta ve Batı Trakya’da “Müslüman Azınlık” olduğunu konusunda ısrar etmektedir. Yunanistan, bu tezi sadece işine öyle geldiğinde ileri sürmektedir. Batı Trakya Türk Azınlığı, değişik vesilelerle tek vücut halinde Müslüman ve Türk olduğunu inkârcıların yüzüne çarpınca (Bunu son AP Seçimlerinde DEB Partisi’ni Batı Trakya’da açık ara birinci parti seçerek yaptı.) Yunan idaresi panikleyerek hemen “Evet Azınlık tek bir Azınlık, ama dini azınlıktır. Azınlık kendi içinde Türk doğumlular, Pomaklar ve Çingenelerden oluşmaktadır.” teranesini okumaya başlar. Yunan idaresinin bu söylemi de bence samimi değildir. Topraklarında tek bir Türk azınlığa tahammülü olmayan bir ülkenin kalkıp da üç ayrı etnik azınlığa rıza göstereceğine kimse inanmaz. Bence, devlet bunu Türk Azınlık kimliğini ve varlığını sulandırmak, kendince karşı politika ile Azınlığın kimlik mücadelesini dumura uğratmak için yapmaktadır. Niyeti odur ki, bir gün bizleri en az üç ayrı etnik kimliğe bölüp asimile ettikten sonra, tekrar bir araya getirip “Kavga etmeyin, siz Müslüman Azınlık’sınız, ama Yunan Müslüman Azınlık’sınız, bizden farkınız yok, hepimiz Yunan’ız.” diyerek azınlık statüsünden çıkarıp tamamen sindirmek. Bence Gümülcine’deki FUEN kongresinde yapılan sözde Pomak gösterisi de, tamamen Yunan idaresinin ve aşırı sağcı Türk İslam düşmanı karanlık güç odaklarının güdümündeki bir girişimdir ve Türk Azınlık Mücadelesini sulandırmak için yapılmıştır. Maksat, Avrupalı misafirlerinin kafalarını bulandırmak. Bunu neye göre söylüyoruz? Tabii ki bu şovda yer alan artislere bakarak! Hemen belirteyim ki, “FUEN’de Türk Kimliği’ni sulandırma şovu”nu ilk başlatan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kutras oldu. FUEN kongresine karşı tepkisini ortaya koyan Kutras, tehditvari bir şekilde Avrupa ülkelerine ve Türkiye’ye mesaj gönderdikten sonra, kongrenin adil olmadığını ve Pomak ve Çingenelerin de temsil edilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu sözlerin ardından da kongreye gönderildikleri anlaşılan sözde “fedailer” adeta kahramanlık yarışı yaparak, kendi deyimleriyle “Türk zaferini hezimete uğratarak” Yunan zaferine imza attılar. Bu durumlarda ne derler: ZİTOOO! Soru: İnsan Hakları savunuculuğu yaptığını iddia eden sözde Pomakların Türk ve İslam düşmanı olarak nam salmış, Türklere her fırsatta kin kusan ve kalemlerinden kan damlatan Antifonitis gazetesinin aşırı sağcı sahipleriyle FUEN kongresinde yapışık ikizler gibi endam eylemeleri ne tecvit olur? Kongrede sürekli birlikte olan ve bir an bile ayrılmayan bu “sıkı ilişkinin” izahını kamuoyuna bırakıyoruz. Yayınlarında DEB Partisi Başkanına “kahveci” diyerek seviyelerini belli eden, muhterem müftümüz Ahmet Mete, Türk Azınlığı ve anavatan Türkiye ile alay ederek kendilerince aşağılamaya çalışan bu şovmenlerin kim olduğunu Azınlık gayet iyi biliyor. Özellikle Panhelenik Pomak Derneği Başkanı Ahmet İmam’ı çok iyi biliyoruz. Daha doğrusu önceki şovlarını çok iyi biliyoruz. Bugün Yunan Pomağı olduğunu Türklere ve Türkiye’ye hakaret ederek bağıran bu şahıs, 2003 yılında Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Yiğit Alpogan’ın Batı Trakya’yı ziyaretinde, Pomak olduğunu iddia ettiği Ketenlik köyünde cebinden kocaman bir Türk bayrağı çıkararak Türk olduğunu gururla haykırıyordu. Ne oldu da o gün Türkoğlu Türk olduğunu haykıran Ahmet İmam, birkaç yıl sonra fikir değiştirip Panhelenik Pomak Derneği Başkanı oldu ve Türklerin Pomaklara baskı yaptığını iddia eder hale geldi? Bu kişinin söyledikleri ne kadar ciddiye alınır, onu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Çünkü dün başka bugün başka olan bir kişinin, yarın ne olarak karşımıza çıkacağı bilinmez! Dolayısıyla söyledikleri de kaale alınmaz. Bunlar gazetelerinde, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin kendisinin de Pomak Türk’ü olduğunu söylemesini büyük bir gaf olarak niteleyerek dalga geçmek istemişler. Hatta Yunanistan’ın neredeyse bütün aşırı sağcı internet siteleri de bunlardan alıntı yaparak FUEN’deki sulandırma şovunu “Üç Pomak, FUEN Kongresi’nde Türk kimliği propagandası yapmak isteyen Türkiye’nin zaferini hezimete uğrattı” yorumuyla ve özellikle de aşağılayıcı bir şekilde “Üç Pomak Trakya Türklerini nasıl da rezil etti!” manasına gelen bir başlıkla ayı oynatır gibi haber oynattılar. Demek ki bunların gayesi insan hakları veya sözde Yunan Pomak haklarını duyurmak değil, bu bahaneyle Trakya Türklerini her fırsatta rezil etmek. Olan bitenlerden sonra kimin rezil olduğu ortadadır. Bizim kimseyi rezil etmek gibi bir niyetimiz olmadığına göre, bu şahıslar Trakya Türkleri’ni aşağılamak gayesiyle yaptıkları bu şovlar ve seviyesiz yayınlarla ancak kendilerini rezil etmişlerdir. İskeçe Müftüsü Ahmet Mete Pomak Türk’ü olduğunu söyleyerek Pomakların Türk asıllı olduklarını Avrupalılara haykırdığı için kendisine şükranlarımızı iletiyor ve can-ı gönülden tebrik ediyoruz. Onun bu cesur ve dik duruşu takdire şayandır. Umarız bu hareketi, bütün seçilmişlerimize örnek olur. Keşke Azınlık milletvekilleri de gelip aynı cesareti gösterebilselerdi. Gerçekleri söyleyerek, cesurca Azınlık mücadelesi yapmak gayreti içerisinde olan muhterem müftümüze yapılmak istenen alçakça saldırılar karşısında bizlere de onun yanında dik durmak düşer. Azınlık içerisindeki yerleri belli olan birkaç şovmenin ve onların akıl babalarının aşağılayıcı saldırılarına karşı millî ve dinî değerlerimizin sembolü konumunda olan müftümüze her zaman olduğu gibi sahip çıkmalıyız. Birlik ve beraberlik bunu gerektirir. Bu konuda en ufak bir şüphemiz yok, ama bir tavrı ifade etmek bakımından ayrıca belirtmekte fayda görüyoruz. Son söz: Zaman, birlik zamanıdır! CENGİZ ÖMER (Millet) |
1771 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |