YAPILANLAR, İSLAM’A AYKIRI VE MÜSLÜMANLARA HAKARETTİR YAPILANLAR, İSLAM’A AYKIRI VE MÜSLÜMANLARA HAKARETTİR Azınlığın sert tepkisine rağmen devlet Batı Trakya'daki Azınlığın iç meselesi olması hasebiyle kendi yetkisinde olması gereken Azınlık din eğitimini dizayn etmeyi sürdürüyor. Geçtiğimiz aylarda parlamentonun Eğitim İşleri Komisyonu'nda görüşülen ve oy çokluğuyla kabul edilen yasa tasarısında, Trakya'daki medreseler için denetim komisyonu oluşturulması kararlaştırıldı. Komisyona iki Hıristiyan üye de tayin edildi. Son zamanlarda, Eğitim Bakanlığı’nın bazı yetkililerinin Batı Trakya’daki hareketliliğini ibretle izliyoruz. Olan bitenler, sözüm ona AB üyesi demokratik bir ülkede tam bir ibret vakası... Yunanistan’ın Eğitim Bakanlığı’nda yetkili kılınmış bürokratların Azınlık Din Eğitimi başta olmak üzere din işlerimize uygunsuz ve acımasız bir şekilde müdahale ettiklerini görmekteyiz. Dindaş olmayanlar, Azınlığın tepkisine rağmen İslam’a aykırı bir biçimde kendi iç meselemiz ve mahremimiz olan din işlerimize karışmaya devam etmektedirler. Ancak ne yapsalar, hangi oyunu oynasalar hep aleyhlerine dönmüştür. Bugüne kadar hep bocaladılar, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nı parçalama gayretlerinde bir arpa boyu mesafe katedemediler. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı, “240 İslam Öğretmeni Yasası” çerçevesinde yapılan düzenlemeleri mukaddesatımıza, namus ve şerefimize çirkin bir saldırı olarak gördüğünü seçilmişleri ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla açıkladı. Ancak devlet, inatla ve ısrarla bu İslam’a aykırı ve Müslümanlara hakaret sayılan uygulamalarını hayata geçirmeye devam ediyor. Yapısı ve özelliği itibariyle, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku açısından resmi olarak tamamen özel ve özerk olması gereken dini kurumlarımız/otoritemiz Batı Trakya’da tamamen ehliyetsiz, niyeti bozuk ve gayrı müslim kişilerin elinde olması en büyük talihsizliktir. Bugün gelinen noktada rahatlıkla şunu söylemek mümkündür: İslâm dininin ve kültürünün himayesi ve nesilden nesile devam etmesi için büyük fedâkârlıklarla asırlar önce tesis edilen kurumlar Batı Trakya’da esaret altındadır ve fanatik Hıristiyan Ortodoks bir zihniyetin siyasi emir ve baskısı altındadır. Devlet hizmeti adına yapılan yeni düzenlemeler İslam açısından caiz değildir. Müslümanların dini özgürlüğü kısıtlanarak Müslümanlara zulmedilmektedir. Müslüman olmayanlar, Müslümanların rızasını almadan İslâm’a aykırı bir şekilde Müslümanlar hakkında karar vermekte ve dini yapılanmaları/kurumları dizayn edilmektedir. BİR HAÇLI HAREKATIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ Batı Trakya’da siyasi işlerden sorumlu ve Azınlığı kontrol etmekle görevli memurlar âdeta fetva makamı gibi hareket etmektedirler. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın her türlü dinî meselesine en tepeden ve sınırsızca müdâhîl olmakta bir beîs görmemektedirler. Adeta bir haçlı harekâtıyla karşı karşıyayız. Tayinli din memurlarıyla, meşhur “240 Din Öğretmeni Yasası”nı uygulatmak ve dini eğitimizi ele geçirmek gayesiyle her türlü vasıta ve bahane meşrulaştırılarak Batı Trakya’da Müslümanlara tuzak kurulmak isteniyor. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın Kudüs’te siyonistler tarafırdan işgal edilmesi karşısında dindaşlar olarak ne kadar yaralandıysak, Yunan devletinin Hıristiyan siyonistleri tarafından uygulanan bu politikalar da bizleri bir o kadar yaralmış ve rencide etmiştir. Bu tür denenmiş ve hep başarısızlık ve hüsranla sonuçlanmış olan çirkin ve iğrenç oyunlardan bir an evvel vazgeçilmelden bölgemize huzur gelmez. Azınlığa göre iyi niyetten yoksun, fevri ve tek taraflı icra edilen bu yanlış uygulamalar bölgenin geleceğini tehlikeli yollara götürmekten ve barışı tehdit etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Azınlık, 21’nci asırda, AB ve NATO üyesi bir devletin, demokrasinin doğup büyüdüğü bir coğrafyada bu tür bayağı ve insanlık dışı politikalarının nasıl bir kin ve nefret duygusuyla oluşturulduğunu ve uygulamaya konulduğunu anlamakta güçlük çekiyor. Toplum olarak, bunun nasıl bir devlet-vatandaş ilişkisi, nasıl bir yönetim anlayışı olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Azınlığı idare etmekle görevli siyasi ve dini işlerden sorumlu resmi birimler, Batı Trakya Müslüman Türklerinin aile içi mahrem meseleleri olan dinî önderlerini, cemaat başkanlarını, imamlarını ve din öğretmenlerini seçme ve idare etme hakkına direkt olarak müdahale ediyorlar. Bu cesareti, bu yetkiyi hangi anayasa, hangi insan hakları yasasına dayanarak alıyorlar? Dünyanın neresinde bir dine mensup olmayanlar o dinin işleyişle ilgili tasarruf hakkına sahiptirler? BU HAKSIZLIKLAR HIRİSTİYANLARA YAPILSA DURUM FARKLI OLURDU Müslümanların, Budist veya Hıristiyanların dini yaşantısına, kurumlarına, örgütlenmesine ve özellikle de din eğitimine müdahale etmesi durumunda dünyanın tepkisini bir düşünün. Hıristiyan önde gelenlerinin açıklamaları dünya kamuoyunu ayaklandırırdı. İslam ve Müslümanlar böyle bir durumda diktatör, zalim ve barbar ilan edilirlerdi ve dünya gerçekten çalkalanırdı. Ama Hıristiyan Müslüman’a zulmedince medeni dünya günümüzde özellikle susuyor. Yunanistan bu sebeple, “Müslümanlar nasılsa terörist diye damgalanmış, kimse bize laf etmez, aksine teşekkür toplarız” anlayışıyla fırsatları değerlendiriyor. Ancak, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı tarafından kesin olarak bilinmektedir ki, bu haksız müdahaleler, düpedüz İslam dinine ve onun Mukaddes kurumlarına en büyük saygısızlık ve hakaret sayılmaktadır. Durum böyleyken bazı yetkililer sıkılmadan, utanmadan bütün dünyaya “Yunanistan’da din özgürlüğü var, eşitlik var, demokrasi var” diye, dünyanın en büyük yalanlarını düzüyorlar. İslamın bu konuda bakışını iyi bilecek kadar donanımlı olan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın gerçek İslam bilginlerinin genel kanaati ise mesaj niteliğindedir: Yapılanlar, İslam’a aykırıdır ve bunları onaylamak Müslümanlar’a zulümdür. Bu konuda yıllardır mesai eyleyen bir İslâm ilâhiyatçısı olarak ben de aynı kanaatteyim. AZINLIK TUZAKLARIN FARKIDADIR Azınlık kamuoyu kendisine kurulan bu tuzakların farkında olarak kanaatini genel olarak şu şekilde yansıtmaktadır: Azınlığa dini hizmet adı altında kimseyi boşuna kandırmaya çalışmasınlar. Kurulan tuzakların farkındayız. Bütün dünya Batı Trakya’daki zulümleri ve insan hakları ihlâllerini çok iyi biliyor ve her yerde kayıtlara geçmiş durumdadır. Azınlığı tehdit olarak algılayan yetkililer çocuklarının ve torunlarının bu ayıplarla anılmalarını neden bu kadar çok istiyorlar? Gelecek nesillerine hiç mi acımıyorlar ki bu tür kötü politikaları miras olarak bırakıyorlar? Can-ı gönülden inanıyoruz ki, er veya geç bu zulüm ve haksızlıkları yapanlar, yaptıranlar ve alet olanlar karşılığını muhakkak bulacaklardır. Feyzullah Hasankâhya (Millet Gazetesi) |
1782 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |