• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/p/Yunt%C3%BCrk-Yunanistan-T%C3%BCrkleri-K%C3%BClt%C3%BCr-ve-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Derne%C4%9Fi-100081744846002/?_rdr
  • https://twitter.com/yun_turk
YUNTÜRK LOGO

Batı Trakya ile ilgili YÖK Tez ve Makaleler
TBMM'de Batı Trakya Oturumu
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Yunturk Twitter
Ziyaret İstatistiği
Aktif Ziyaretçi128
Bugün Toplam697
Toplam Ziyaret5396297
                        
YUNANİSTAN TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ 
AKREP VE KAPLUMBAĞA


AKREP VE KAPLUMBAĞA


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaretinde, Yunanistan’a dört önemli konuda mesaj gönderdi.

İki toplum arasında uzun yıllardan bu yana süregiden sorunların ortadan kaldırılması amacıyla önemli adımlar atan Türkiye’ye, hiç de hoş olmayan bir cevap verildi.

Yunanistan Adalet Bakanı Haralampos Athanasiou’nun başında bulunduğu bir ekip tarafından hazırlanan ırkçılık karşıtı yasa tasarısı, düşük katılımın olduğu 9 Eylül’deki parlamento toplantısında kabul edildi.

Yasanın, “soykırımın reddi ve eşcinsellerin birlikte yaşamaları” konularını içeren maddeleri ise açık oylamaya sunuldu. Oylama sonucunda, “Yahudi, Asuri, Ermeni, Pontus ve Küçük Asya hristiyanlarının soykırımının reddinin cezalandırılmasına ve bu meyandaki suçların yurtdışında işlenmesi halinde izlenecek prosedüre ilişkin maddeler oy çokluğuyla kabul edildi.

Yasanın oylanmasına iştirak eden Yeni Demokrasi Partisi (YDP), Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi (PASOK) ve Demokratik Sol (DIMAR) tüm maddelerde, ANEL ve bağımsız milletvekilleri ise internete ilişkin düzenleme maddesine geçerli oy kullandılar.


TC Dışişleri Bakanlığı, yeni hükümetin kurulduğu bu dönemde bir anda kucağında bulduğu tehdide karşı Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in ağzından 10 Eylül’de bir yanıt verdi; T.Bilgiç gelişmeler paralelinde yöneltilen soruyu;

“Yunan Parlamentosu’nun 9 Eylül 2014 tarihinde kabul ettiği Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığının Cezalandırılmasına dair Yasa tasarısının hazırlanması ve kabulü süreçlerini yakından izledik ve Yunan yetkililere gerekli hassasiyetle hareket etmelerini her seviyede telkin ettik.

Bu bağlamda, Yunan Parlamentosu’nun 5 Eylül tarihli oturumunda Yunanistan Adalet, Şeffaflık ve İnsan Hakları Bakanı tarafından yapılan beyanda dile getirilmiş olan, bunun bir dış politika eylemi teşkil etmediği, ülkemiz dahil hiçbir komşu ülkeyi hedef almadığı yönündeki ifadeleri de not ettik.

Demokratik ilkeler hilafına ve çoğulcu demokrasilerin temelini oluşturan ifade özgürlüğü ilkesine ters düşmek pahasına Yunan Parlamentosu’nca geçmişte alınan temelsiz kararlara da diğerleri meyanında atıfta bulunan Yasa’nın, uygulanmasını da yakından takip edeceğiz. Öte yandan, sözkonusu Kanunun yasalaşmasının, Yunanistan’da yaşadıkları mağduriyetler AİHM’nin kararlarına da yansıyan Batı Trakya Türk Azınlığı ile Rodos ve İstanköy’deki soydaşlarımızın maruz kalabildikleri ayrımcı ve ötekileştirici eylem ve söylemlerin cezalandırılmasına da imkan verebileceği düşünülmektedir”, cümleleriyle cevaplandırdı.

Hazırlanan, oylanan ve kabul edilen yasa ile birlikte Yunanistan, dış politikasında her dönem öngörülebilen uygulamalarına bir yenisini eklemiş oldu. Avrupa’da yeni bir ekonomik kriz dalgasının yaklaştığının farkında olan ve yeni sarsıntı dalgasına direnme ihtimali de kalmayan Yunan Hükümeti, siyasi gelecek endişesiyle, kriz için muhtemel tek kurtarıcısı konumundaki Türkiye’yi kendine hasım olarak seçti.

Ekonomik krizin ağırlaştığı dönemlerde Yunanistan’a ilk yardım elini uzatan Türkiye oldu.

AB üyesi ülke olmanın da avantajıyla Yunan vatandaşları, yakın komşusu olan Türkiye’yi bedava (Türkiye vize uygulamıyor) ziyaret edip, ticaret üstadlığı ! sayesinde ülkelerindeki rahatlarını sürdürebildiler.

Hatta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vize alıp seyahat edebilmek için Büyükelçilik ve Konsolosluklarının kapılarında kuyruklar oluşturduğu, gece yarılarından sabah saatlerine kadar adeta nöbet tuttuğu Yunanistan vatandaşları, Türklerden çok daha iyi ekonomik koşullarda, başta İstanbul ve İzmir’de işlerde çalışmaya başladılar.

Türkiye’den turizm firmaları Yunanistan’a ek seferler düzenleyip, Yunanlı komşularının buzukya ve tavernalarda daha rahat eğlenmelerini sağlayacak paralarını onlara taşıdılar.


Soru şu;

Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Yunanistan’a gidecek olan resmi görevliler de dahil olmak üzere, onaylanan yasa tasarısındaki aslı astarı olmayan iddiaları kabul etmeyecek TC vatandaşlarına verilecek cezaları kim engelleyecek ?

Yoksa aç kalacağını düşünen, rüşvet batağındaki Yunan yönetimi, turizmle yetinmeyerek bir de gelenlerden alacağı tazminatla mı cebini doldurmayı, karnını doyurmayı düşünüyor...

Türk turizm firmaları Yunanistan’ı boykota başlasa ya da Türkiye Yunanistan vatandaşlarına Türkiye’ye girişlerinde bir takım kısıtlamalar getirse, doğacak ekonomik buhranı Yunan halkına kim nasıl açıklayacak ?

Cevap; akrep ve kaplumbağanın hikayesi. Herkes bildiği için anlatmaya gerek yok !

 
(DiplomatikGözlem)






-----------------------------------------


Akrep ile Kaplumbağa'nın Öyküsü

Birgün ormanda bir akrep ile kaplumbağa arkadaş olmuşlar... Bu iki dost ormanda mutlu mesut yaşarlarken bulundukları bölgede yiyecek kıtlığı baş göstermiş...

Bu iki dost birlikte yaşayabilecekleri, daha kolay yiyecek bulabilecekleri bir yer aramaya karar vermişler ve bu karar doğrultusunda yola koyulmuşlar...

Güle oynaya yol aldıktan sonra önlerine birden büyük bir nehir çıkıvermiş...

Akrep mahzunlaşıp boynunu bükmüş...

Dostunun halini gören kaplumbağa O'na dönüp:

- "Ey vefakar arkadaşım, neden hüzünlendin aniden?.." diye sormuş...

- "Sorma" demiş akrep... "Seninle yolculuğumuz buraya kadarmış dostum... Buradan sonra yollarımız ayrılıyor.."

- "Niye?" diye sormuş kaplumbağa...

- "Sen gidersin, senin ardından gözümün yaşı gider...Müşkül odur ki kişi kalır, yoldaşı gider."

Bu sözleri duyan kaplumbağa:

- "Neden ayrılacağız ki..?" demiş...

Akrep cevap vermiş:

- "Önümüzde akan şu azgın nehri görmüyor musun ey dostum?.. Ben bu bedenle bu nehirden nasıl geçeyim..?"

* * *
Dostunu böyle güç bir durumda yalnız bırakmayı aklından bile geçirmeyen kaplumbağa:

- "Ettiğin lafa bak!! Ben ne güne duruyorum ki... Biz kötü gün dostu değil miyiz?.. Atla sırtıma seni karşıya sağ salim geçireyim..." demiş...

Akrep, kaplumbağanın sırtına atlamış, kaplumbağa da nehrin azgın sularına kendini bırakmış...

Tam nehrin ortasına geldiklerinde kaplumbağanın kulağına tık tık diye sesler gelmeye başlamış...

Bu seslere bir anlam veremeyen kaplumbağa, sırtına aldığı dostuna seslenmiş:

- "Kulağıma tuhaf sesler geliyor, sen de bu sesleri duyuyor musun?.."

Akrep hemen cevaplamış:

- "Evet" demiş... "Duyuyorum, o ses benden geliyor. Seni iğnemle sokmaya çalışıyorum..."

Tam anlamıyla dünyası başına yıkılan kaplumbağa akrebe:

- "Biz seninle dost değil miydik?.. Bak ben sana karşı dostluk görevimi yerine getiriyorum ve seni karşı kıyıya sırtımda taşıyorum..."

Akrep kaplumbağaya şu cevabı vermiş:

- "Evet dostum, sen yaradılışın gereği dostun için yapman gerekeni yapıyorsun, ama benim yaradılışım da bunu gerektiriyor... Ben yaradılışım gereği her fırsatta iğnemi başkalarına batırırım; kusura bakma..."

 

  
2694 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın