“AZINLIK DAVASI” SAHİPLERİNİ BEKLİYOR “AZINLIK DAVASI” SAHİPLERİNİ BEKLİYOR Eğitim Bakanı Konstantinos Arvanitopoulos'un 7 Nisan 2014 tarihinde imzaladığı ve 23 Mayıs 2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan kararına göre, önümüzdeki eğitim ve öğretim yılında Batı Trakya genelinde 18 azınlık ilkokulu kapatılacaktır. Rodop ilinde 14 ,İskeçe'de 3, Meriç ilinde ise 1 azınlık ilkokulunun kapatılacağı açıklandı. Hemen hatırlatalım ki, bu kararın dikkat çeken hususlarından biri, Azınlığa danışılmadan – öyle söyleniyor–, bir oldu bitti şeklinde alınmış olmasıdır. Azınlık basınının, Eğitim Bakanlığı’nın cuntavarî yöntemle Batı Trakya genelinde 18 azınlık ilkokulunun kapatılmasını duyurmasından sonra azınlık kamuoyundan tepkiler yükselmeye devam ederken, bunu önceden bilmesi gereken Azınlığın sorumlu, temsilci ve yetkililerinin pasifliği tartışılıyor. Azınlık, beklenen ve gereken adımlar neden atılmıyor, sorusuna hala cevap bekliyor. Bence, ülkedeki yerel ve Avrupa Parlamentosu seçimleri yukarıdaki sorunun cevabı olabilir. Bu süreçte seçilmiş ve seçilecekler daha çok seçimlere endeksli oldukları için dikkatlerini gerektiği gibi Azınlığın bu önemli ve ivedilik arzeden eğitim sorununa teksif edememişlerdir. Seçim süreci bitti ve toparlandıkça işlerin rayına gireceğini, herkes gibi ben de umuyorum. Kanaatime göre, ilerleyen günlerde Azınlığımızın binlerce oyuyla yeni seçilen Azınlık temsilcileri gereken adımları atarak Azınlığımızın aciliyet arz eden beklentilerini karşılayacaklardır. En azından umulan ve olması gereken budur. İnsanlar neden seçilir? Tabii ki toplumun beklentilerini karşılamak için. Seçimler neden yapılır? Beğenilmeyenler yenileriyle değiştirilirmek için. İşte şimdi yeni seçilen eski ve yeni herkesi görme zamanıdır. Ben inanıyorum ki, davasına bağlı herkes kendisine yakışanı yapacaktır. Batı Trakya Türk azınlığıyla diyalog kurulmadan emrivaki yöntemlerle okulların kapatılması, kabul adilebilecek bir durum değildir. Bu yüzden azınlığın eleştirileri ve tepkileri her geçen gün daha da artıyor. Azınlık tepkili, ama ne yapsın? Danışma ve istişare olmadan başıboş bir şekilde herhangi bir toplumsal eyleme kimse girmek istemiyor. Böyle bir şey ancak istişare ve organize bir şekilde yapılabilir ki, etkili ve anlamlı olsun. Önde gelen hukukçularımız yaptıkları açıklamalarda, Lozan Antlaşmasında azınlık eğitimiyle ilgili düzenlemelerin gayet açık ve net olduğunu, bu konuda azınlık olarak gerekli mücadelenin verilmediğini belirtiyorlar. Diğer yandan, Azınlık karara tepkili olduğu halde bu konuda toplu mücadele ve eyleme neden geçilmediği de merak edilen konulardan biri olarak gündemdeki yerini koruyor. Artık ileri gelenler bir an önce etkili bir kampanya için harekete geçmelidirler. Azınlık insanının, seçilmişlerden gereken inisiyatifi ele alarak organize bir toplumsal mücadele kararı ve eylemi beklediği her yerde konuşuluyor. İçimden bir ses diyor ki, geçmişte yaşanan tecrübelere bakıldığında mevcut sistemle hızlı bir eylem kararı almak pek de kolay olmayacaktır. Keşke olsa, ama biraz zor veya zaman alır. Zaman kaybını telâfi etmek için bunun yerine daha kolay bir yol seçilebilir. DEB partisi inisiyatif almalı ve Azınlıktan aldığı 43 bin oyun temsilcisi olarak siyasî bir mesaj için uygun olanı yapmalıdır. DEB partisi AP seçimlerinde göstermiştir ki, Azınlığın, özellikle “Azınlık Davası”nın birincil – bir nevi primuterus interpares – siyasî organı ve merciî kendisidir. Azınlık 43 bin oyla DEB’e bu temsili ve yetkiyi vermiştir. DEB de artık bu teveccühe sahip çıkarak kendisinden bekleneni ortaya koyma fırsatını en iyi şekilde değerlendirmelidir. Haydi DEB, şimdi tam zamanı! Cengiz Ömer Kaynak:Millet Gazetesi |
1242 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |