MEKANİK TÜRK MEKANİK TÜRK 1769 sonbaharında Avusturya-Macaristan İmparatoriçesi devlet memuru Wolfang von Kempelen’i bir Fransız sihirbazın gösterisini izlemeye çağırdı saraya. Kempelen fizik,mekanik ve hidrolik konularında engin bilgiye sahipti.Ayrıca İmparatoriçe ona çok güveniyordu. Sihribazı yere vurması,oyunlarını açıklaması için oraya giden Kempelen’in hayatı değişti.Bu izleme ona fikir verdi. O dönemde Avrupa’da çok moda olan mekanik oyuncaklara merak sardı. Satranç oynayan bir mekanik adam yapmaya karar verdi. Elbette halkın ilgisini çekecek bir kıyafette olmalıydı. Onu bir Doğulu yani Türk olarak giydirdi. Ahşap bir dolabın ardına oturmuş bu Türk satranç oynayarak bütün Avrupa’yı dolaştı.İnanılmaz tartışmalara neden oldu.Hakkında sayısız yazı yazıldı ve itham edildi. Sonra Amerika’ya kaçarak gösterilerine devam eden mekanik Türk sonunda sırrı çözülerek tarihe gömüldü. O dönemde Avrupa’da Türk’e olan merakı da içeren bu öykü olağanüstü. 18.yüzyılın satranç oynayan mekanik Türk’ü yapmakla Kempelen makinelerin insan becerilerini ne derece taklid edebileceği konusuna ateşli bir tartışma getirdi. Makinenin halkın karşısına çıkışıyla Sanayi devriminin başlaması ayni tarih. Satranç oynayan Türk, makinelerin insan hareketlerini taklit edebileceğini ancak hiç akıl mantık gösteremeyeceğini iddia edenlere bir meydan okumaydı.Ona verilen tepki 200 yıl sonra bilgisayarlara verilenle ayni. Ben bakanlıkta çalışırken bilgisayar ünitesi kurmakla görevlendirildim.10 yıldır bunu ele alan bırakmış,yapmamış. Çünkü herkes bu ünite kurulursa işten çıkarılacaklarına inanıyordu. Kocaman bir bakanlık danışmanı bana ekranı göstererek “marifeti ne göster.Her şeyi biliyor mu?” diye sorduğunda şaşırıp kalmıştım. Sekreterlerle ayni bilgide danışman! Ama buna bir şey yüklemeden bilgi alamazsınız ki dedim.Bu sihir kutusu değil. Otomatlar modern teknolojinin unutulmuş atalarıdır velhasıl. Mekanik ördekler,dans eden kızlar,klavsen çalan adamlar bu otomat çağının sayısız malzemelerinden bir kaçı. Türk’ün sırrı 85 yıl boyunca çözülemedi.sahibine çok para ve prestij kazandırdı. Bu otomat nasıl çalışıyordu?Karşısına gelenle nasıl satranç oynuyordu?Çoğunu kazandığı oyunlar mantık ve düşünce sistematiği istediğine göre bu nasıl oluyordu?Kutunun her yanı açılıyor ve tahta adamın içinde kimse olmadığı gösteriliyordu. 1857’de Türk’ün son sahibinin oğlu “Kıdemli Bir Satranç Oyuncusunun Sonu” makalesini New York dergisinde yayınladı. Bir çok insanın kuşkulandığı ve ispat edemediği gibi içine bir oyuncu yerleştiğini savundu. Bunu belgelerle kanıtlayarak sırrın ortaya çıkmasını sağladı. Esas ilginç olan 1989 yılında Los Angeles ‘da Türk aynen yeniden inşa edildi. Bilgisayar programına karşı oynatıldı.İlk hamlede Türk bilgisayarı yendi. Sihirbazlık tarihi üzerine uzman olan ve kendine ait Türk yaratan Gaughan bunun bir mühendislik değil sihirbazlık harikası olduğunu açıkladı. Türk imajının da seyirci üstünde büyük bir etkisi vardı. 1989’da bile egzotik doğu imajı hala müşteri çekiyordu. Yöntem basitti:yanıltma,yani izleyicinin aklına önce bir fikir sokup sonra bunu çürütme yöntemi,insan ,hayvan veya eşya yok etmeye dayalı illüzyonların ana fikriydi. Bu tür numaralara dolap illüzyonları adı veriliyor.Sihirbazlık tarihinde bunun ilki bizim mekanik Türk satranççı. “insan makineye karşı” rekabeti Deep Blue ile 20.yüzyılda da devam etti.Kasparov’la karşılan Deep BLue makinesini 1996’da yendi. 500.000 dolarlık bir oyundu. Bu ilginç kitabı okumanın faydalarından biri de , ülkemizde kafasını keşfe takmak yerine kafayı çıkarıp çiviye asmak geleneğinin maliyetini düşünmeye sevk etmesi. İllüzyon gösterisinin sahnede değil hayatın içinde ve her meslekte bol miktarda yöntem olarak kullanılması. Türk sözcüğünün gücünü, kültürünün çarpıcılığını ve zerafetini Batılılar kadar bilmeyenlerle hala yaşıyor olmamızın elemli tarafı. Türklüğe hakaret maddesiyle işten sıyırıp kendi hayatı ve yaptıklarıyla her an Türklüğe hakaret edenlere katlanmak zorunda olmak gibi farkındalıkları çoğaltıyor kitap. Bugün Türkiye’yi tanıtması gereken hangi makam tanıtıyor?Abuk trenlerde geziler yaparak para toplamak kültür hizmeti mi?Kültür adına makama getirilenler ne biliyor ve ne yapıyor diye baktığımda mekanik Türk’ün içine gizlenip 85 yıl satranç oynamak geliyor içimden. Bu kalbi olanlara bir hatırlatmadır. Devenin dizini bağladıkları akılla akıllananlara sözüm yok. Akıl bir bağdır burada. Makam dahil bir yere bağlanmış akıldan bize hayır yoktur.Kalbi olmayan akıldan bana ne?Selim bir kalp yarabbi. *Mekanik Türk Tom Standage Saga Yayınl. Nevval Sevindi |
1770 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |