Özkan Hüseyin´den Batı Trakya Yorumları Özkan Hüseyin´den Batı Trakya Yorumları TARİHE BİR NOT DÜŞME AÇISINDAN, HAZIR YERİ GELMİŞKEN BİRAZ OLSUN BİZ DE KONUŞALIM Kİ, TARİHİ GERÇEKLER ORTAYA ÇIKSIN VE KAMUOYU DA DOĞRU BİLGİLENSİN... 15. 07. 2013 tarihinde Türkiye´nin Gümülcine Başkonsolosu Osman İlhan Şener Edirne’de katıldığı Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği iftarında yaptığı konuşmada aşağıdaki şu üç cümlesi dikkatimizi çekti... “Buradaki çok güzel bir görüntü ama siz yıl boyunca birlik içerisinde olmak zorundasınız. Birlik içerisinde değilsiniz, bölük pörçüksünüz. Çok açık konuşayım, dedikodu yapıyorsunuz, laf taşıyorsunuz. Birbirinizi gammazlıyorsunuz. Sonra birbirinizin yüzüne gülüyorsunuz, bunları kesmeniz gerekiyor. Artık ben yaptım değil, biz yaptık demeyi öğrenmelisiniz. Azınlık içinden biri bir şeyi başardığı zaman alkışlamayı öğrenmelisiniz. Çünkü azınlık davasına hizmet ediliyor”. Evet Sayın Başkonsolosumuz... Bu sıkıntıları yıllardan beri yaşayan birisi olarak, sözlerinize harfiyen aynen katılıyorum... 40 seneyi aşkın oldu azınlık davasına hizmet ediyoruz... Bu güne kadar ne alkış aldık, ne de takdir edildik... Aksine hep önümüze takozlar konuldu... İftiralar, gümrüklere ve polislere şikayet edilmeler, kurumlar içinde dönen entiriklar, adam kandırmalar, adam satın almalar, kavgalar, göz doldurmak için adam kiralamalar ve daha neler neler... Biz bu kişileri bildiğimiz halde, hiç bu kişilerle muhatap olmadık... Geri değil daima ileriye baktık... Biz bu mücadeleyi verirken kimseden amir almadık, para da almadık... Hep kendi imkanlarımızla bunları gerçekleştirdik... Bu uğurda kimseden de takdir beklemedik ve bunları da yaparken kimseden de korkmadık... Sadece biz ve bizim gibi düşünen arkadaşlarımızla doğru bildiğimiz yolda yürüdük... Azınlığımıza Avrupa Parlemontosu, Avrupa Konseyi, Uluslaraarası İnsan Haklarını Savunan Kurum ve Kuruluşların, FUEV, FUEN’ AGİK-AGİT, Helsinki Gözleme Komitesi, Kopenhag İnsan Hakları Gözleme Komitesi vs, gibi kurluluşların kapılarını açarak Batı Trakya Türklerinin meselelerini (BİRER İLK OLARAK) buralara taşıdık... Batı Trakyaya gözlemci götürdük... Selanik’te yargılanmakta olan Dr. Sadık Ahmetin’in mahkemesine 3 ayrı uluslar arası insan haklarını savunan kurumlardan gözlemci götürdük... Yerel basın nedense bizi hep es geçti... İsimlerimiz, faaliyetlerimiz ve resimlerimiz dahi bu gazetelerde yer almadı... Yunan basını ve bazı siteleri bizi hain ilan ettiler... Kısa adı BATTAM olan “Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Merkezini” Münih Batı Trakya Türkleri Aile Birliği Bünyesinde 1995 yılında kurduk... Bu kurum etrafında toplanan 100 lerce bilim adamının sayesin de 3 defa (2005-2007-2009)“ Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi” düzenledik... Bilim adamlarının ortaya çıkardığı bu güne kadar bilinmeyen Batı Trakya Konulu tebliğlerini 3 ayrı kitab da yayınladık... BATTAM çalışanları sayesinde Azınlığımıza 15 ayrı konuda 15 tane kitap kazandırmış olduk... Bu güne kadar ne alkış aldık, ne de bir takdir yazısı...İstisnalar hariç... Takdir yerine, destek yerine güya bizden olan bu insanlar halen BATTAM ile hesaplaşma ve kurumu kapatma Çabaları içindeler... Yunanistan’da asırlar öncesi yapılması ve yazılması gereken ve bu güne kadar ihmal edilmiş veya cesaret edilememiş olan 15. “Batı Trakya Camileri ve Hazireleri” adlı kitabımız... Arkeolog Özcan Nuri’nin girişimleri ve tavsiyesi üzerine azınlığımıza kazandırmış olduk.... Bahse konu kitabımızı Batı Trakya’da 25 Ocak 2011 tarihinde Gümülcine Türk Gençler Birliği Lokalinde tanıtma fırsatı bulduk... Fırsattan istifade ederek BATTAM’ın yayınladığı kitapları ayrı bir masada sergiledik... Batı Trakya’da milletvekillerimiz, önderiz, lideriz diyen arkadaşlarımızın hiç birisi masamıza gelip ne tebrik ettiler ne de elimizi sıktılar... Sadece yanıma bir kişi geldi... “Merhaba Özkan Abi dedi” ve sözüne şöyle devam etti... “Dışarıda bir sürü sivil polis var... Şefleri seni dışarı çağırıyor” dedi, ve gitti... Ben işte o an anladım bahse konu arkadaşlarımızın bizlerden neden uzak durduklarını... Anlaşılan o ki, Yunan polis baskısı ve korkusunu halen insanlarımız üstünden atamadıklarını... Ama bizimle beraber yola çıkan kitabı konu alarak yazan Orhan İsmail ve bu kitabın basılmasına neden olan Özcan Hüseyin Nuri ve Kulüp Başkanı Koray Hasan yanımızdan hiç ayrılmadılar... Ben arkadaştan aldığım bu emir üzerine polislerin huzuruna çıkacağım, geliyorum, az beklesinler dedim ve arkadaş gitti. Bana bu gün kim bu arkadaş deseler kendisini tanımıyorum önceden de tanıdığım bir şahıs değildi... Kulübün dışına çıktım... Sokakta beni bekleyen sivil polislere, “Beni emretmişsiniz buyurun, ne istiyorsunuz”, dedim. İçlerinden birisi beni yanına çağırdı. Yanına vardığımda kendini tanıttı ve “Bana, bu yeni yayınladığınız kitaptan bize de verirmisin?”, dedi. Ben de hay hay diyerek, tekrar kulübün salonuna girdim... Elime 2 tane kitap, Orhan İsmail ve Özcan Hüseyin Nuri’yi de yanıma alarak sokakta bizi bekleyen sivil polislerin yanına gittik...“Ben kurum olarak bu kitabı basan Özkan Hüseyin, Özcan Hüseyin Nuri ve Orhan İsmail’de katkı sağlayan arkadaşlarımız, dedim.... Ayrıca kendisine bu kitabımız 15. kitabımız buyurun”, dedim... Polis memuru da bana hitaben “Merak etme diğerleri de elimizde mevcut” dedi... Bu arada o günün Başkonsolosu Mustafa Sarnıç Beyefendiye ve kulüp yöneticilerine teşekkürü birer borç olarak biliyoruz... Saygılarımızla Özkan HÜSEYİN |
3122 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |