• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/p/Yunt%C3%BCrk-Yunanistan-T%C3%BCrkleri-K%C3%BClt%C3%BCr-ve-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Derne%C4%9Fi-100081744846002/?_rdr
  • https://twitter.com/yun_turk
YUNTÜRK LOGO

Batı Trakya ile ilgili YÖK Tez ve Makaleler
TBMM'de Batı Trakya Oturumu
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Yunturk Twitter
Ziyaret İstatistiği
Aktif Ziyaretçi86
Bugün Toplam914
Toplam Ziyaret5396514
                        
YUNANİSTAN TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ 
Hasan ÖZKAN
hasanozkan84@gmail.com
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 5
21/01/2016
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 5
 

 

5- Batı Trakya Kurtarılıyor
 
Eşref Bey, Akıncı müfrezesi kumandanı olarak, yeni talimatları almak maksadı ile Ortaköy'e gitmiş (22 Ağustos 1913) ve Enver Bey ile burada yaptığı konuşmada, bütün Batı Trakya'nın kurtarılması kararlaştırılmıştır. Ortaköy mülakatında bu geniş kurtarma ve idare işleri için, gönüllü olarak, bazı subaylara, Batı Trakya'ya geçmek üzere, hususi surette, izin verilmesi kabul olundu. Ortaköy mülakatından sonra, Batı Trakya hareketine katılanlardan, tesbit edilenler aşağıdaki zatlardı: Trabzon Redif Tümeni Kurmay Başkanı Bnb.Süleyman Askeri (Süleyman Zeynelabidin gizli ismi altında), bölüğiyle birlikte Yüzbaşı İlyas ve Üsteğmen Ömer Lütfi, Yüzbaşı Kısıklılı Cemil (Birinci Dünya Harbinde Irak'ta şehit), Yüzbaşı Fahri (Meriç boyunda şehit), İstihkam Yüzbaşısı Akkalı Kasım, Üsteğmen İskeçeli Arif, Fuat Bey (Fuat Balkan), Beykozlu Reşat, Şehreminli Sadık, kendi nizamiye piyade bölüğiyle birlikte Yüzbaşı Serfçeli (Beşiktaşlı) Ekrem. Bunlardan başka, Topçu Yüzbaşısı İhsan (sonradan Bahriye vekili olan zat), Husrev Sami ve Çerkez Reşit (Çerkez Ethem'in kardeşi) de katılmışlardı.
 
İlk zamanda, Süleyman Askeri Bey'in "Erkanı Harbiyei Umumiye Reisi" ünvanını taşıdığı anlaşılıyor. Ortaköy dönüşü, Batı Trakya'da, kurtuluş hareketinin ikinci safhasına geçilmiş ve Kırcaali'de Dimitriyef kuvvetleriyle kısa bir çarpışmadan sonra, Batı Trakya'nın merkezi Gümülcine (31 Ağustos 1913) ve ertesi günü de İskeçe (1 Eylül 1913) kurtarılmıştır. Meriç'in batı kıyısında, Sofulu ve Ferecik civarlarında tutunmaya çalışan Bulgar kuvvetleriyle milli kuvvetlerimiz arasında geçen (22-23 Eylül 1913) sert ve kanlı savaşlardan sonra Bulgarlar, hala Yunan işgalinde bulunmakta olan Dedeağaç'a sığınmışlardı. Bu muharebelerde, bizden, Teğmen Sadık isminde bir subayımızı, Bulgarlar balta ile şehit etmişlerdi.
 
Gümülcine'nin kurtuluşundan sonra "Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi" kurulmuş ve reisliğine Müderris Salih Hoca seçilmişti. Salih Hoca'dan başka, Raif ve Halit Beylerle, daha bazı eski memurlardan mürekkep bir "Garbi Trakya Muvakkat Hükümet Heyeti" de vardı.

Eski Gümülcine sancağı ve kazaları kurtulduktan sonra Dedeağaç hükümet reisleri, idare bakımından, Gümülcine'deki muvakkat hükümete bağlı idiler. Kazalarda "Muvakkat hükümet reisi" olarak vazife görenlerden tesbit edilenler şunlardır: Koşukavak'ta Kamber, İskeçe'de Mehmet Niyazi, Darıdere'de Yusuf, Eğridere'de Hasan Vehbi, Ortaköy'de Panayot, Dedeağaç belediye reisi Anastas.
 
Bu "Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi"nin üzerinde "Garbi Trakya Hükümeti İcraiyesi" vardı ki bunun başında da, Süleyman Askeri Bey bulunmakta idi. Kazalardaki mevki kumandanları ile kuzeyde, Bulgarlara karşı Batı Trakya'nın emniyetini sağlamakta olan cephe kumandanları da İcra Reisine bağlı olduklarından Batı Trakya'da, gerçekte, bütün kuvvet ve selahiyetin "İcra Hükümeti ve Erkanı Harbiye Umamiye Reisi Süleyman Askeri Bey'de toplanmış olduğunda şüphe yoktur. Süleyman Askeri Bey'den sonra, Batı Trakya'da idare, ilk olarak Batı Trakya'ya giren akıncı müfrezesinin başındaki Eşref Kuşçubaşı ve kardeşi Hacı Sami Beyler'in elinde idi. Eşref Bey "Umum Milli Kumandan, Umum Çeteler Kumandanı ve Kuvayi Milliye Umum Müfettişi" gibi çeşitli ünvanlar, Hacı Sami ise "Milli Müfettiş" sıfatını taşımakta idiler. Bunlardan başka, Batı Trakya hareketine katılmış olanlardan Çerkez Reşid'in de "Umum Kumandan Vekili" olarak bazı idare işlerine karıştığı ve Husrev Sami Bey'in de yine idare işlerini yürütenler arasında bulunduğu görülmektedir.
 
Çerkez Reşid, Süleyman Askeri, Eşref ve Sami Beylere yazdığı 23 Eylül 329 (9 Ekim 1913) tarihli bir mektupta, Türk subaylara ve Türkler hakkında çok ağır hakaretler savurmuştu. Milli mücadelede 1. Millet Meclisinde Saruhan Mebusu olan bu adamın, Çerkez Ethem kuvvetlerinin isyanında oynadığı menhus rol malumdur. Balkan harbi sonunda, Batı Trakya harekatından beri Türk Milletine ve ordusuna karşı büyük bir düşmanlık beslediği anlaşılan Reşid'in sözü geçen mektubuyla Süleyman Askeri Bey'in haşiyesi ve Eşref Kuşçubaşı'nın verdiği cevaplar: 
 
Ves. No:17
 
"Askeri, Eşref, Sami Beylere;
 
Ey vatandaşlar: Geçen hafta zarfında Edirne'den (800) silahsız muallem asker geldi. Bunları silahsız koyuverenlere lanet olsun. Be cenabet zabitler, avanak eşek Türkler. Böyle beyinsiz milleti Bulgar tepelemez de ne yapar. Müddet azaldı: Var kuvvetinizi Foti'ye verin, çabuk Foti'yi Yunanistan'a gönderiniz....... Mahzur yoksa şimdiden emir i'tası. Baki silahla olur salah kardaşlar.23 eylül 329 - REŞİD"
 
"Süleyman Askeri Bey'e;
 
Reşid kaçırdı galiba; zaten çatlaktı, ne eşekçe duygusuzca bir yazıdır bu. Resmi muamelatda laubalilikle vaki bu cür'etinin kendisine ağıra mal olacağını bir son olarak ihtar buyurunuz. - EŞREF"
 
Ves. No:18
 
"Muhterem Reşid Beyefendiye;
 
Nedir bu laubalilik? Hatta muamelat-ı resmiyyede de mi havailik. Biz hükümet-i Osmaniyyemize suret-i zahirede muhalif görünüyor ve siyasi vaziyetimiz icabatı hudutlarımızı çiziyor isek sen o milleti kendimize hakiki bir hasım olarak mı görmekte ve onun aleyhine en pis bir kaleminle yürümektesin. Nedir o senin 23 Eylül 329 tarihli yazın? "Avanak, eşek Türkler" gibi cümleler kullanışın? Derne'de yaptığın falsoların Tobruk'da ateşle Şeyh Sünusi'den sana layık görüldüğü muameleyi ve alem-i İslama karşı aleyhindeki beyannamelerle "El-hain Reşid el-Çerkes" diye teşhir olunduğunu ve hacil kılındığını unuttun mu? Biz Türklerden, sen ve Aziz el-Mısri'den gayrı böyle bir hitaba ve muameleye kim uğramıştır? Hatt-ı hududunuzu tefrik ediniz. Sonra ne yaşça ne de başça ihtiram ve iltifat görmüş olamazsınız. İnşaallah bu son ricam ve sizi ikazımdır gafil arkadaş. -EŞREF"
 
Bu vesikaları da detayları merak eden okuyucularımız için paylaşmak istedim. Neticede detayları ile olayların nasıl meydana geldiğini bilmek hakkı herkese eşitçe aittir.
 
Türk Milleti, kendisine hakaret edeni de, gizlice düşmanlık besleyeni de, koruyanı da tanımalıdır.
 
Batı Trakya'da yukarıda arz ettiğim gibi, Koşukavak, Mestanlı ve Kırcaali'den sonra, Gümülcine, İskeçe, Eğridere, Darıdere ve Meriç boylarında verilen dalgalı çarpışmalardan sonra Sofulu ve Ferecik'in ele geçirilmesi suretiyle Batı Trakya'da kurtuluş sahasının genişlemesi ve "Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi"nin kurulması İstanbul ve Sofya'da telaş ve heyecan uyandırmıştı.
 
Batı Trakya'nın istiklali yaklaşıyordu...

 



1947 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 4 - 25/05/2015
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 4
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 3 - 19/05/2015
3- Balkan Harbi’ne Doğru Rumeli’de Durum
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 2 - 11/05/2015
Osmanlı Hükümeti 1911 yıllarında Avrupa’da genellikle görüldüğü gibi politik ve askeri istihbarat ve casusluk faaliyetleri için tek bir teşkilat oluşturmamıştı.
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 04/05/2015
Önsöz