Bir ülke İlim, Bilim ve Fen'den koptuğu ölçüde gelişmekte olan ülkenin "G"si ile değil geri kalmış ülkenin "G"si ile temsil edilir.

 

Geri kalmış ülkenin Doktoru, Profesörü, Generali, Diplomatı, Yargıcı, Öğretmeni, Kadını, Erkeği geri kalmıştır.

 

Sorumlusu kimdir?

 

Yokluk ve yoksulluk mukadder değildir. Bunları var eden siyasal sistemlerdir.

 

Aynı partinin, aynı hükümetlerin dört Eğitim Bakanı ve dört kez Reform adına yapılanlar. Sn. Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile ölü yıkayıcılar için öldürülen bir koca devletin istikbali.

 

Rahmetli Cemil Meriç ne diyordu Eğitime vurulan prangalar ve üstüne örtülen karartma şallarıyla ilgili Obskürantizm heyulası bir ülkeyi terk etmeden, gerçek bir aydınlanmadan söz edilemez.

 

Arızalı makine, defolu ürün çıkarır.

 

Önünde Milli olup da Milli ürün çıkardığını zanneden arif yetiştirmeyen maarif sistemimiz ve bu sistemden yetişip ülkenin Yüksek Öğretim Kurulu'nu teşkil eden 21 sayısıyla Paganizmin keşişler meclisini taklit eden kurulumuz. Tenkit ettikleri hiçbir konuya rasyonel çözüm üretmeme mazeretlileri olarak koltuk işgallerine devam ediyorlar.

 

Kalite adına 34 yıl önce 27 devlet üniversitesini yönetmek üzere yapılmış insan hakları özürlü bir 2547 ile burslarla, kurslarla ezik ve eğik sıfata iş ve aş amacıyla erişmek için tırmalamış bu bilimsel sıfatları alınca da aklı stop etmiş akademisyenler okullarımızı da bilim yuvası olmaktan, diploma matbaalarına çevirmişlerdir.

 

Buralara nasıl mı geldik?

 

Kurtulan nasıl mı kurtuldu?

 

2. Dünya savaşında yenilen Japonlar Amerika'nın dayatmasıyla kendi Eğitim sistemlerini terk etmek mecburiyetinde kalmışlar. Bu yeni modelde eğitilenler 1960'larda iş ve makam sahibi olmaya başlamışlardı.

 

Bu kadrolarla birlikte; Japonya'da istikrar ve sükûnet bozuldu, kalkınma hızı düştü, maneviyat çöküntüsü, depresyonlar, hırsızlık, uğursuzluk, yalan ve talan, boşanmalar ile suçlarda artış baş gösterdi.

 

Japon Aksakalları son Samuraylar toplandı, uzun uğraşlar neticesinde Amerikalıların dayatma eğitim modellerinde yetişen Japon kuşağın Milli benliğe uymayan iktisadi, sosyal ve kültürel arızaları tespit edildi ve meşhur Japon "Geri Çağırması" hayata geçirildi. Bütün üniversite mezunlarının 3 aylık Japon maneviyat eğitimi kursundan sonra diplomalarını duvara asabilmelerine karar kılınmıştı. İşte bugün ki Japonya

 

Hepsi Prof, hepsi Dr. ama Ph D'yi yani bu işin Filozofisini unutmuş bir sürü kara cüppeli yüzünden kaybolan yıllar, kaybolan gelecek, doldurulan torbalar, doldurulan kadrolar.

 

Kendisi ilim olmak açısından değersiz olan Hukuk'un meslek sıfatlılarına yeni Hâkim, Savcı, Yargıç evet ama Akademik sıfat kullananlarını anlamakta zorlanıyoruz. Alman Savcı Kirchmann'a adeta rahmet okutan, verdikleri yanlış kararları gördükçe; TOBB üniversiteleri Hukuk Lisans programı niye 180 ACTS'dir, AÜHF Hukuk niye 240 ACTS'dir diye sorgulanmadıkça, yurt dışından gelen Hukuk diploma denkliğinin Danıştaydaki davasında Hâkim'in bu 11 ders hangi kritere göre kondu sorusuna YÖK Avukatı verecek cevap bulamayıpta Hâkim'in bunu tutanağa geçirmesine mükteza yazamayan YÖK Hukukçu Prof'larını sorgulamazsak daha iki yakamızın bir araya gelmesine çok uzun zaman var deriz.

 

Olmayan Oskarlar, Nobeller, başarılar, icatlar, buluşlar.

 

YÖK'ün web sitesi, olmayan üniversiteye denklik veriyor, alınmış genel kurul kararını yanlış yazarak işine gelenlere yatay geçiş yaptırıyor. Türkiye'yi hindi diye tercüme ettiriyor, Eğitim Kurumu linki diye nalbur adresine ilgi yolluyor, anlaşılan çok kişinin elinin girip çıktığı, Başkanlığın da hâkim olmadığı bir garip durum ve yapı. Cuma gününden beri çalışmayan bir YÖK web sayfası var iki satır bir yapılanma ilanıdamı konamaz, yazıklar olsun. Elektrik hattı değişmiş miş, Bir seyyar Jeneratörde mi temin edilememiş? Dünyaya Rezilliğimiz, vay halimiz...

 

Çözümsüzlük, Çözümüdür?

 

Kifayetsiz Muhterisler içinse, Evet...