İnsanı hayvandan ayıran vasıflardan biri de, mazisini bilen ve atalarıyla fikri irtibatı olan yegane mahluk olmasıdır. Bir taraftan alfabenin değiştirilmesi ve bir taraftan da dilin sadeleştirilmesiyle, eski kültür ve medeniyetimizle aramıza bir demir perde çekilmiş ve mazi düşmanlığı, gelişmenin, inkılapçılığın zaruri bir şartı zannedilerek, ecdadıyla alay eden nesiller yetiştirilmiştir. Ülkemizde İngilizlerin inşaa ettiği anlayış nazarında, "her eski şey, kötüdür ve her yeni şey, iyidir!" 

 

Devşirme aydınlarımız, "Yeni" ve "Batı"nın peşinden koşarken, Batı; "Kadim" ve "Doğu"nun peşindedir. Amerikan, İngiliz, Fransız, Japon ve Alman arkeologlar, 200 yıldır, Türkiye ile Hindistan arasındaki coğrafyadadır. Batı müzeleri, Doğu'dan çalınanlarla doludur. İslam'ı, İslam'a kırdıran İngiliz casusu Lawrence, bir arkeologtur. Yine İngilizlerin ünlü dedektif romanı yazarı Agatha Christie, 73 yıllık ömrünün 30 yılını, Orta Doğu'nun kazı alanlarında geçirmiş, birçok romanını, buralarda elde ettiği deneyim ve bilgilere dayanarak yazmıştır. 

 

İngiliz Edinburgh Üniversitesi profesörlerinden Michael Gough'a göre "Türkiye, arkeologlar için bir cennettir, çünkü bu topraklar, tarihte pek çok mühim hadiselere sahne olmuş, eski eserler ve kadim bilgi bakımından bir hazine haline gelmiştir." 

 

Almanlar, bir şey arıyor! 

 

Almanlar 140 yıldır Türkiye'yi kazıyor. Türkiye'deki arkeolojik çalışmaları Heinrich Schliemann'ın Troya kazıları ile başladı, Türkiye'de bugün 24 Alman kazı alanı bulunuyor. Almanlar, 1906 yılından beri kazdıkları ve 4 bin kil tablet çıkardıkları Hattuşa'ya özel önem veriyor. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 2011 yılının Şubat ayında "Almanya (çaldığı) Boğazköy sfenksini iade etmezse Almanya'nın Hattuşa başta olmak üzere diğer arkeolojik kazılarını iptal ederim'' demişti. Günay'ın bu tehdidi sonuç verdi, sfenksin iadesi için imza atıldı. 

 

Almanya, öteden beri görevlilerini Türk kızlarıyla evlendirmek suretiyle, Ege'ye yerleşme peşinde. Bölgede, toplumda "önder" kişilerin okudukları gazete ve kitapları yakından takip ediyorlar. 

 

Kilit soru şu: Almanların pek çok teknolojik buluşunda ilham kaynakları nedir? Bu soru, ilgili mahfillerde uzun yıllardır tartışma ve araştırma mevzusudur. ABD, İngiltere ve Rusya'nın; uzay, silah ve istihbarat çalışmalarının temelinde, savaştan yenik çıkan Almanya'dan çalınan kadim bilgi, belge, teknoloji ve uzman personel önemli yer tutar. 

 

"Bildiğimiz herşey değişecek" 

 

Yeni Sabah Gazetesi, 24 Şubat 1950, Syf. 1: "Amerikan Bristol Destroyeri'nin komutanı binbaşı Robert Mc. Laughlin, uçan dairelerin, diğer bir gezegenden gelen, canlı ve akıllı mahluklar tarafından idare edilen uzay gemileri olduklarını iddia etti." 

 

Milliyet Gazetesi, 5 Kasım 1952, Syf. 3: "Vatikan tarafından neşredilmekte ve neşrinden evvel Papa tarafından bizzat kontrol edilmekte olan Civilta Cattolica adlı dergide, diğer gezegenlerde canlı mahluklar olması ihtimali üzerinde kuvvetle durulmakta ve uçan dairelerde de bu canlı mahlukların olduğundan bahsedilmektedir." 

 

Gazeteler, 2 Ekim 2015: Dünyanın en ünlü fizikçisi Stephen Hawking, "Uzaylıların göçebe olarak tabir edilen bir kısmı, uygun bir gezegen arayışında olabilir" dedi. 

 

Gazeteler, 8 Ekim 2015: Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin üst düzey araştırmacılarından Dr. Alan Stern, NASA'nın Plüton'da yeni bir canlı türü keşfetmiş olmasının ihtimal dahilinde olduğunu söyledi. Stern, "NASA'nın yayınlayacağı belgeler, güneş sistemiyle ilgili olarak bildiğimiz her şeyi değiştirecek. İnanılmaz şeyler var" dedi. 

 

Yemen, Mısır, Ukrayna ve Suriye'de yaşananların dışında, büyük güçler arasında bir de "Kadim Bilgi Savaşları" cereyan ediyor. Batılı gizli servislerin uzantısı El Kaide, Taliban ve IŞİD'in, bazı tarihi mekan ve yapıları havaya uçurmaları, bir de bu açıdan ele alınmalı.