1961 yılında yayınlanan "Yeni Türkiye" adlı bir kitap, Türkiye'nin, 1953'ten 27 Mayıs Darbesi'ne kadar, politika, hukuk, ekonomi ve kültür bakımından tam bir etüdünü ihtiva eder. Eser, dört kitaba ayrılmış. Birinci kitapta Prof. Enver Ziya Karal ile Prof. Dr. Ahmet Şükrü Esmer, Osmanlı'nın kuruluşundan Lozan Andlaşması'na kadar Türkiye'nin siyasi olayları ile Türk diplomasi tarihini incelemektedir. 

 

Hukuk sorunları, Anayasa, Batılılaşma ve Basın'ı içine alan ikinci kitap, Prof. Dr. Hüseyin Nail Kubalı, Pof. Dr. Tarık Zafer Tunaya ve Hasan Refik Ertuğ tarafından yazılmıştır. 

 

Üçüncü kitapta, ekonomik ve sosyal işler, Ord. Prof. Ömer Celal Saraç, Prof. Dr. Sabri Ülgener, Doç. Osman Okyar ve Prof. Orhan Tuna tarafından incelenmiştir. 

 

Eğitim, edebiyat ve folklorla ilgili yazıları içinde bulunduran dördüncü kitapta da Hasan Ali Yücel'in "Türkiye Maarifi", Prof. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Türk Edebiyatında Cereyanlar", Prof. Sabri Esat Siyavuşgil'in "Folklorda, sahneden ve resimde Türk" adlı incelemeleri bulunmaktadır. 

 

Bu kadar bilimadamını 7 yıl çalıştıran projenin finansörü, Rockefeller Vakfı'dır. Anlı şanlı hocalarımızın hazırladığı bu kitap aslında, Türkiye'deki tarihi, siyasi ve sosyal olayların seyrini ele alan, Batı hesabına, bizi, bize incelettiren bir "açık istihbarat" çalışmasıdır. 

 

Neden böyle? 

 

Ahmet Emin Yalman, Naziler'den kaçıp İstanbul'a sığınan Musevi bilim adamlarından Prof. Andreas Schwarz'a, Türkiye'den ayrılmadan önce, Türkiye'de neler gördüğünü sorar. Schwarz şu cevabı verir: 

 

"Türk milleti bünyesinde esaslı ve korkunç bir hastalık var. Türkiye'de iyi niyetli, temiz içli, dürüst aydınları yoketmek, yollarını kesmek, kendilerini bıktırıp kaçırmak için devamlı ve insafsız bir kıyım devam ediyor. Gerçek demokrasinin tabii amacı, en iyileri bulup üste çıkarmak, kendilerine serbestçe çalışmak ve kalkınma yaratmak için yetki ve imkan vermek olduğu halde, Türkiye'de kötü bir seçme ve ayırma sistemi hakimdir. Yeni ve üstün değerler sürekli yok ediliyor, orta ve düşükler, sivrilmenin ve başa yükselmenin yolunu buluyor." 

 

Yıl 1938... Yine Rockefeller Vakfı, Atatürk'ün başlattığı iktisadi reformlar hakkında bir rapor hazırlatmak üzere İngiliz Sivil Hizmet Sistemi'nin en seçme uzmanlarından Sir Henry Bunbury'yi Türkiye'ye yollar. Ahmet Emin Yalman, Bunbury'ye de Türkiye'de ne gördüğünü sorar.

 

Bunbury: 

 

"Türkiye'deki iktisadi reform hareketi çok iyi düşünülmüş, planlanmış ve başına mevcutlar içindeki en iyilerin getirilmesine dikkat edilmiş. Türkiye'de vazifeye kendilerini adayan neviden idealistlerin bol sayıda yetiştiğini ve Türkiye'nin bu bakımdan zengin olduğunu da anladım. Fakat işi biraz inceleyince şu kanaate vardım ki, Türkiye'de, önündeki adamın ayağına karpuz kabuğu koymak, onu çöktürmek ve yerine haksızca geçmek yolunda bir gidiş, revaçtadır. Bundan başka Türk sistemi güvensizlik ve yetkisizlik temeli üzerine kurulmuştur. Herhangi bir kalkınmanın en değerli cevheri ve vasıtası olan zaman, manasız yere yok ediliyor." 

 

Ağaç, baltaya demiş ki; "Ey balta, sen aslında beni kesemezsin, ama neyleyim ki, sapın benden." 

 

Sistem, eleyip, "iyi"leri elekaltı yaptığı için, yabancılar baltalarına, içimizden sap bulmakta zorlanmamaktalar.