Bundan tam 65 yıl önce de, Anıtkabir ve Meclis binasının arsalarının kimlerden ve kaça alındığı tartışma konusudur. 14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimle CHP devrilmiş, DP iktidara gelmiş, CHP'nin tek parti olma rahatlığıyla yaptığı ve şüpheli bazı icraatları tartışmaya açılmıştır. Anıtkabir'in, Atatürk'ün eliyle inşaa ettiği Orman Çiftliği içinde yapılmayıp, başka bir yerin tercih edilmesi izah edilememektedir.

DP Hükümeti, daha bir aylıktır, yapılmakta olan yeni TBMM binası ile Anıtkabir'in bulunduğu arazi hakkında bir soru önergesi verilir. Dönemin Bayındırlık Bakanı General Fahri Belen, Meclis kürsüsünden konu hakkında şu açıklamayı yapar: 

 

"TBMM'nin inşaa edildiği arazi 326,828 metrekareden ibarettir. İstimlak için harcanan para 2.326.811 liradır. Bunun 11.316 metrekaresi Ankara Belediyesi'nden, 3.656 metrekaresi Kızılay'dan, 7.989 metrekaresi Mısır Elçiliği'nden ve 303.587 metrekaresi de muhtelif şahıslardan alınmıştır." 

 

Bakanı'nın açıklamalarına göre, özel şahıslara 112 parsel karşılığında 1 milyon 69 bin 815 lira istimlak bedeli ödenmiştir. Bazı şahıslara yapılan ödeme dikkat çekicidir. Mesela Ali Fuat Cebesoy'a 5 bin 157 metrekare arsası karşılığında 27 bin 554 lira ödeme yapılırken, İsmet İnönü'nün yakın dostu ve satranç maçı arkadaşı Şükrü Saraçoğlu'na, aynı bölgede bulunan ve sadece 3 bin 294 metrekare olan arsası karşılığında ödenen para tam 150 bin liradır. Bakan'ın bunu açıklaması üzerine Meclis'ten "Allah Allah... Yüce Divan'a gönderelim" sesleri, alkışlar, gürültüler duyulur. 

 

Bayındırlık Bakanı devam eder: "İlgili makamlardan topladığım dosyalardaki gayri menkul sahiplerinin hüviyetleri de tamamiyle açık değildir. Ali oğlu Veli kimdir, arıyacağız. Ayrıca aydınlatılması gereken daha başka hususlar da vardır." 

 

Meclis'ten "Bravo paşam, yaşa paşam" sesleri duyulur. 

Peki CHP hakkında ileri sürülen bu yolsuzluk iddiaları doğru mudur? 

 

İnönü'den tarihi sözler 

 

Çetin Altan'ın, Ankara'nın başkent olmasına dair sorduğu soruya İsmet İnönü'nün verdiği cevap (Milliyet, 26 Nisan 2002, Sayfa 4) aynen şöyledir: 

 

"İsmet Paşa'yı, 1946'da Ulus'ta çalışmaya başladığım gün tanıdım. O, özel beyaz trende geziye çıkmış bir Cumhurbaşkanı, bendeniz de aynı trende, Ulus gazetesi muhabiriydim.... Kendisiyle baş başa görüşmelerimiz oldu epeyce... 

 

Bir seferinde kendisine: 

 

- Ankara'yı neden başkent yaptınız, diye sormuştum. 

Çünkü Ankara başkent olur olmaz, yükseliveren arazi fiyatlarıyla; gerek Ankara'da arsası olanlar, gerek Ankara'da hemen arsa alanlar, hızla zenginleşivermişlerdi. 

 

Sorumun asıl amacını sezdiği için, şu yanıtı vermişti İsmet Paşa: "Senden yana olanlara, şayet bir şey vermezsen, neden senden yana olsunlar ki..."