Erhan İMAMOĞLU
imamogluerhan@yahoo.com
“Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer”
14/08/2015 "Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer" Son günlere damgasını vuran olası erken seçim meselesi siyasetçilerin ‘oy oy' diye gözlerini kararttığı Batı Trakyada, seçmenleri ‘ahh vahh' diye feryatlara boğuyor! İMF ve AB'nin kemer sıkma politikarına hayır diyerek iktidara gelen SİRİZA hükümetinin göreve geldiği günden beri uyguladığı tutarsız politikalar başta Yunan halkı olmak ğzere Batı Trakya Türkleri'ni de içinden çıkılmaz bir ekonomik girdaba soktu.Herkes tam bir hayal kkırıklığına uğradı! Seçmen vergide indirim beklerken vergiler arttı, çiftçilerimiz belli bir oranda vergiden muaf olmayı hayal ederken primleri dahi vergiye dahil edilirken son yıllarda ödemekde zorlandıkları sağlık sigortalarına iki hatta üç katına çıkacak zamlardan bahsedilmeye başlandı.İşin garibi cenaze masraflarından alınan vergi dahi yüzde 23'lere çıkarıldı. Bankalardan kontrollü para çekimleri ve ekonomik kriz ülkede yaşamı felç etti...Tütünden geçinen azınlık insanı bu sıcak günlerde umutsuzca ürettiği malın değerinin altında satılacağını bile bile tarlada ekmek mücadelesine devam ediyor! Kimse de bu çiftçilerimize ne sahip çıkıyor ne de yol gösteriyor... Yunanistan'ın borç kriziyle ilgili üçüncü yardım programının pazarlığı sürüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) ek yardım için borç affını şart koşarken, Avrupa Birliği borçların yeniden tıraşlanmasını ret ediyor. Yunanistan'ın, Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYH) yüzde 200'ünü bulan borç stokunu kaldırabileceğine artık kimse inanmıyor.Bu yüzdende ayın 18'nde imzalanması beklenen Üçüncü yardım programının sona ereceği 2019 yılında Yunanistan'ın Euro Bölgesi'nden ayrılmasının yeniden gündeme geleceğine ise kesin gözüyle bakılıyor. Bu anlaşmadanm sonra SİRİZA ve ANEL koalisyon hükümetinde meydana gelen çatlak seslerden sonra ülkenin önümüzdeki aylarda erken seçime gitmesi artık kaçınılmaz olarak görülüyor.Tüm bunlar yaşanırken Batı Trakyada yaşananlarda hiçde iç açıcı değil. Hali hazırdaki üç azınlık milletvekilinin varlığının dahi belli olmadığı bir ortamda yapılacak erken seçimlerde boy göstermek için ortaya çıkmaya hazırlanan ağzı süt kokan politikacılarında iştahı şimdiden kabarmış görünüyor. Μilletvekili maaşını garantilemek için bazıları şimdiden camiileri mekan tutarken bazılarıda düğün dernek ve cemiyetlere davetli olmamasına rağmen ön sıralarda adeta ev sahibi gibi kazık çakıyorlar. Bazı siyasetçi müsfettelerinin her seçim döneminde başvurduğu, kişinin dini duygularını ön plana alarak tanrı/insan ilişkisini biçimlendirerek dini sömürü mekanizmasını meşrulaştırarak oy avcılığı yapmaları artık bilinen yöntem...Bazılarıda kendilerini dinden ve dini etkinliklerden soyutlayarak hareket etmeyi kendilerine yakıştırıyorlar. Yani anlayacağınız bu konuda dahi ortasını bulmakda zorlanıyoruz Batı Trakyada. Ekonomik krizin derinleştiği dönemde bunun yükünü sırtında taşıyan gene en çok azınlık çiftçisi, esnafı ve köylüsü.Gençleri gene zaten hesaba katmayalım... "Genç nesil geleceğimizin teminatıdır" diyen Atatürk sağ olupda Batı Trakyada gençlere önem vermediğimizi görseydi herhalde bir hemşehrimiz olarak bizden utanç duyardı!... Bakınız Batı Trakyada genel ortak görüşün bir örnegide seçimlerde izlediğimiz yanlış politika. Daha doğrusu bu gün yaşadığımız sıkıntılara çözüm getirecek temsilcilerimizi belirlerken koyun sürüsü gibi bizlere başkaları tarafından işaret edilenlere tapmamız. Sonrada feryad etmemiz. Anlayacağınız milletvekillerini seçmeye sandık başına azınlık çıkarları adına Mehter Marşı ile gidiyor sonrada seçtiklerimizin kişisel çıkarları uğruna ağıtlarla köşemize çekiliyoruz taa ki birilerinin bizleri hatırlayıp kulağımıza Mehter Marşını fısıldamasına kadar... Şikayet edip mızmızlanmakta ise üstümüze yok.Binlerce oy vererek seçtiğimiz bu günkü milletvekilleri için köy kahvelerinde "Yahu bunları seçtik ortalıklarda görünmüyorlar.Ne teravi akşamlarında cemaata katıldılar ne de Dr. Sadık Ahmet'i anma törenlerine!.." diyerek eleştirirken aslında seçmen olarak ne istediğimizi bilmediğimizi gösteriyoruz.Βir zamanların milletvekili Ahmet Hacıosman'ın arka sıvaslamasından şikayet edenler şimdi bu günkü milletvekillerinin ortada dolaşmadıklarından dert yanıyorlar. Gel de çık işin içinden... Geçtiğimiz aylarda Gümülcine'de DEB Partisi ve FUEN'in ortak yaptıkları toplantıya katılmadıkları için milletvekillerini eleştirenlere bir kaç gün sonra mebuslarla aynı masada kadeh tokuştururken rastlamak ancak Batı Trakyada olur. Eskiden köylerden şehirlere yayan akın ederek savunduğumuz azınlık ve insan haklarının yerini bu gün içki masalarında mızıka çalarak kadeh tokuşturanlara bırakırsanız durumun böyle olacağını daha baştan kabullenmişiz demektir. Bunun içindir ki tayinli ve faziletli müftülerin cirit attığı bir cografyada 240 İmam yasasına sessiz kalınmaktadır. Bunun içindir ki dernek, kurum ve kuruluşlarla azınlık insanı arasında her geçen gün uçurum büyümektedir. Azınlık kurum ve kuruluşlarının başkanları sosyal medyada yaptıkları eğlenceleri , yedikleri yemekleri yayınlamayı faaliyet olarak görürken tütün tarlalarında bırakın fotoğraf çektirmeyi kafasını kaşıyacak zamanı olmayan çiftçimizin tansiyonu ise fırlıyor. Αma hala bunu anlayan yok! Aslında anlamamak istiyor her taraf. Yılın en güzel ayı olan Ramazan ayında yapılan iftar sofralarında amaç paylaşmak iken sizler kaç tane protokol hastasının protokol masasından kalkarak aranıza karıştığını gördünüz? Zaten burada amaç paylaşmak değil. Protokol masasında böbürlenerek yer alanlar tarafından idare edildiğinizin cümle aleme tescili. Bu yüzdendir ki düğün, dernek ve cemiyetlerde bu kişiler arasında plaket alış verişi her zaman ön plana çıkmaktadır. Ηiç bir şey yapmadan azınlık insanınιn sırtından geçinen bu kişilerin plaket almak için sahneye çıkma mücadeleleri vallahi Hollywood filmlerine taş çıkartıyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Seçek Yağlı Güreşlerinde de manzara aynı. Sunucunun 700 yıllık bu geleneği anlatırken alana gelen protokol zatlarının davul zurna ekibine verdiği 10 Euro karşılığında karşılanarak alana girmeleri ne iştir anlamadım gitti. Αnlayacağınız her yerde aynı hastalık gösteriş. Boşuna dememişler, "Sonradan görmüş olanlar, alışılmışın dışında gösteriş meraklısı olurlar." Yani bizim toplumda yapılan bu gösteriş merakını eskilerden kalma bir söz en iyi şekilde anlatmakda : " Rakının güçsüz kişiye geçici bir yiğitlik duygusu kazandırması gibi, kısa zamanda azınlık kurumlarında yükselmeler, bol para kazanmalar da kendisinden çok üstün kimseleri küçük görme gücü verir." Hani derler ya "Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer" işte Batı Trakyalının hiç bir zaman öğrenemdiği güzel ve anlamlı bir söz. Genelde, hiç kimse kendisini başkasının buyruğu altında görmek istemez. Kendisine hükmetmek isteyen kimseye karşı duygusu şudur: Sen kendini nasıl yüksek ve bağımsız görüyorsan ben de kendimi öylece yüksek ve bağımsız görüyorum. Bana karışamazsın diyorsa bizim Batı Trakyalı insanımız ise kendi seçtiği temsilcilerini ve burada görev yapanları dahi eleştirmekten aciz. Her doğru olduğu söylenenin doğru ve her yanlış olduğu iddia edileninde yanlış olmadığı ancak karşılıklı yapıcı eleştiri ile ortaya çıkar ve insanlar arasında işte o zaman birlik ve beraberlik hasıl olur. Güzel Kuran-i Kerimimizde geçen gösteriş yapmak ile ilgili ayetlerde: "Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı pek az anarlar. Çalım atarak ve halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkanlar ve Allah yoluna engel koyanlar gibi olmayın. Allah onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır." buyrulmuştur. Batı Trakya Türk toplumu içinde yaşayan her fert bu toplumun geleceği için bir sorumluluğunun olduğunu bilmelidir. Bu gün yeniden bir yapılanma içine girerek geleceğe daha güvenle bakmak için kendi aramızdaki iç çekişmelere ve gösteriş hastalığına bir son vermemiz gereklidir. Βu toplumda birlik ve beraberliğin sağlanması, umutsuzluğun ortadan kalkması, çıkar gruplarının yok olması için birbirimize samimiyetle yaklaşarak kendi geleceğimizi kollektif bir şekilde ele almalıyız. Kendi haklı davamızı bizim sırtımızdan geçinenlerin ellerine bırakarak değil bu toplumun çıkarlarını ilke edinenlerle birlikte omuz omuza yürütmeliyiz. Allah-u Teala Nur suresinin 19. Ayetinde şöyle buyuruyor: "İman edenler içinde çirkin utanmazlıkların yaygınlaşmasından hoşlananlara dünyada da ahirette de azap vardır." Görüldüğü gibi Müslümanlar arasında kötülüklerinin yayılmasından hoşlanan, yani buna vesile olan veya vesile olan kimselerden hoşlanan müslümanlara Allah azap vaadi vermiştir. Batı Trakya Türk azınlığı olarak yaptığımız hatalardan sadece bizleri temsil edenleri sorumlu tutmakda yanlıştır. Onları seçerken nasıl bir sorumluluğumuz varsa onların bizim için yaptıklarını denetlemek ve yapıcı eleştiride bulunmakda görevlerimiz arasındadır. Bir kişinin yüzüne karşı söylemediğimiz şeyi ardından söylemekten kaçınmalıyız. Saygılarımla |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
- 30/08/2015 |
"GEÇMİŞİN MUHASEBESİNİ YAPARAK SANDIK BAŞINA GİDELİM" |
“Sen Batı Trakya’yı bilmezsin, burada siyaset böyle yapılır! - 25/05/2015 |
“Sen Batı Trakya’yı bilmezsin, burada siyaset böyle yapılır! |
’’O İYİ İNSANLAR O GÜZEL ATLARA BİNİP ÇEKİP GİTTİLER.DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN PİÇİNE KALDIK.’’ - 02/03/2015 |
’’O İYİ İNSANLAR O GÜZEL ATLARA BİNİP ÇEKİP GİTTİLER.DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN PİÇİNE KALDIK.’’ |
BİAT EDEN DEĞİL..KONUŞAN BİR TOPLUM OLMAK - 12/01/2015 |
Hani derler ya ağzı olan konuşuyor, bizim bazı meslektaşların durumu da buna benziyor. |
Gerçekleri kabullenmekten neden kaçıyoruz? - 14/12/2014 |
Bu hafta köşe yazıma içim biraz buruk olmakla birlikte birazda neşeli başlıyorum. |
HASRET GİDERDİK - 09/12/2014 |
Bu haftaki köşe yazıma garip ama gerçek bir olayla başlamak istiyorum. Aşağıdaki olay Türkiye'de yaşanmş gerçek bir hikaye. |
SAHADA OYUNCU YERİNE NASIL SEYİRCİ OLDUK! - 01/12/2014 |
Bu haftaki köşe yazıma Batı Trakya Türk toplumu içinde yetki ve sorumluluk sahibi olanların yanlış ve tutarsız tavırlarını dile getirmek için anlatılan eski bir hikaye ile başlamak istiyorum. |
İleriyi görebilmek - 24/11/2014 |
“Azınlık Eğitimi” için verilen mücadele zaman zaman topallar gibi olsa da, yoluna devam ediyor izlenimi var! |
Gidene bye bye, gelene hay hay - 21/11/2014 |
Geçtiğimiz hafta gündem yine doluydu! |