Ferruh ÖZKAN (Genel Başkan)
fozkan57@hotmail.com
Kısa ve öz iki konu
28/04/2015 Kısa ve öz iki konu:
23 Nisan 1920 Türklüğün 20.yüzyılda sökülmeyecek şekilde perçinlendiği gün 23 Nisan 2015 Yeniden yelken açmaya karar verdiğim gün
Merhaba sevgili gönül bekçileri
1.İyi ki ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal Dünyaya gelmiş onun varlığıyla bu güne kadar Türklüğümüzü korumayı başardık, bugüne kadar maalesef ATATÜRK kelimesini ağızlarına alamayanların bugün ATATÜRK sayesinde Türk olmanın gururunu savunmaya başladıkları görülmektedir. Aziz TÜRK milleti, 1920 de başlayan Türklüğümüzü yok etmek için, taşeronluğa soyunan, içimizden çıkmış hainlerle işbirliğine girişen palikaryalar ve onların destekçilerini bu gün daha objektif ve açık bir şekilde parlamentolarında aldıkları kararlarla bizleri nereye ve nasıl hapsetmek istediklerini hep beraber görmekteyiz. 23 Nisan 2015 günü çok özel bir gün,TBMM ÖZEL bir gündemle OLAĞANÜSTÜ toplandı ve kapandı. Bir Atasözünü hatırlatmak isterim(TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTUR) Bayram dolayısıyla yine yuvarlak mesajlarla geçiştirdik. Yukarıdaki atasözünün de geçerliliğini yitirmek üzere olduğunu, Türkün dostu olan TÜRKÜN de maalesef ortalıklarda olmadığını görüyorum, eğer halen yaşıyorlar ise NEREDE DOST TÜRKLER?.
Sevgili gönül dostları bu işler kuru kuruya olmuyor. Ülkemiz ve Türklüğümüz hem içeriden hem dışarıdan kuşatılmış vaziyette, ateş topu haline gelmiş durumdayız, aleyhimize yapılanları burada anlatmaya kalksak bir asır değil bin asır yetmez, savunmada kalmaktan yediğimiz gollerin haddi hesabı yok, kınama yazısı yazmaya yetişemez olduk.
Biz 400 km hızla giderken herkes yarın TÜRKLER ne yapacak diye beklerken, bugün motoru stop ettik, yarın bize ne yapacaklar diye bekler hale geldik. 2.Yeniden yelken açmaya karar verdiğim güne gelince,
Özet olarak anlatmaya çalışacağım, BTTDD yöneticiliğim sırasında ürettiğimiz politikalar ile önemli işler yapmaya çalıştık. Herkesi memnun etmek hiçbir zaman mümkün değildir, en yakın arkadaşlarımız tarafından çeşitli söylemlere maruz kaldım. Kimisi vatan haini dedi, kimisi Yunanistan ajanı dedi, kimisi Anavatanımızın bir numaralı ajanı dedi. Fakat yılmadık, hep yelken açtık, hep atak yaptık. Bu konuların çok ama çok detayları var, zamanı geldiğinde bu konulara da gireceğim tabi Allah nasip ederse. Hiç kimse yaptığı hatanın bedelini ödemeden kara toprağa girmeyecek inşallah.
20 Nisan günü Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna vize başvurusunda bulunmak için bizzat gittim. Son iki yıldır sınırlı vize uygulamasına ve sınır kapılarında özel bir muameleye (vizem olmasına karşılık kapılarda girişim için görüşme yapılıp sonrasında izin veriliyordu) maruz kalmaktaydım. Bu negatif durumun giderilmesini, BTTDD yöneticiliğim zamanında hükümetimizin "Sıfır Sorun" dış politikasına paralel olarak yürüttüğümüz barış politikası ile eski Başkonsolos Sayın Bornovas ile başlattığımız herkese kolayca verilen 3 yıllık vizenin bana da verilmesini talep etmekti maksadım. Başkonsolos görüşmeyi kabul etmediği gibi girişteki salonda beklemeye devam ederken birden göz göze geldik yukarıdan inmişti anlaşılan ve parmağını işaret ederek (sen suçunu biliyorsun diyerek) sözler sarf ederek bana hakaret edercesine söylemlerle karşı karşıya kaldım ve bir anda orada bulunan herkesin gözünde suçlu oluverdim. Konuyu uzatmayalım, diğer taraftan söylenerek bir odaya girip kayboldu ve odadan bir bayan gelip evraklarımı aldı, müracaatım gerçekleşti, ertesi günü için gelip alabilirsin dediler.
Ertesi günü dedikleri saatte almaya gittiğimde iki saat sonra dediler, iki saat sonra tekrar gittim, yarın sabah saat 9 da dediler, aynı saatte bir defa daha gittim, imzadan çıkmadı dediler ve tekrar saat 14:00 te dediler ve nihayet pasaportları getirdiler. Bu arada eşim için de beraber müracaat etmiştik iki pasaportu verdiler. Önce kendi pasaportuma baktım ne göreyim tam 45 günlük vize , Eşimin vizesine de baktım ona 3 yıllık vize vermişler. Kendisini hakim zannedip beni bir suçlu gibi cezalandırdığını zanneden Yunanistan Diplomatı, bana 45 günlük vize vermesini kendisine marifet sanan bir Başkonsolos ile karşı karşıya kaldığımı o anda anladım. Korktuğu şey benim Yunanistan'da yaptıklarım ve yapacaklarım değildir herhalde, o kadar korkak birini Yunanistan nasıl Diplomat yapar değil mi? Atatürk'ün sözünü hatırlatmak isterim: "Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır." Korktuğu şey bizim savunduğumuz fikirler. Bedenimiz toprak olsa da, fikirlerimiz yaşayacak ve bu fikirlere vize uygulamak bu teknoloji ile asla mümkün OLMAYACAK! Ben Türküm,Batı Trakyalıyım, Atina'da 2004 yılından beri şirketim var, Atina'da iş adamları derneği kurduk , Dünya Türk İş Adamları Yunanistan temsilcisiyim, Yunanistan'da 15 şehir temsilcisi seçme çalışmalarını yaptık ve seçtik, Yunanistan vatandaşı olan İstanbul Rumlarından bir dostumuzun Türkiye'nin dönem başkanlığını yaptığı B20 de görev almasını sağladık (TOBB isteği doğrultusunda). Yunanistan sağlık bakanı Sayın KURUBLİS ile kurmuş olduğumuz dostluğu, SİRİZA partisinin Batı Trakya adaylarına destek verdiğimi ve Cumartesi günü Trakya ziyareti dolayısıyla vize istediğimi de biliyordu Sayın Başkonsolos. Kısaca özetlemek gerekirse Emir büyük yerdendi anlaşılan, koşan atın gemi çekiliyordu.
Orada bulunan memurlara da teyit ettirdim her iki pasaportu ve HADİ HAYIRLISI YA ALLAH DİYEREK VİZENİN YAPIŞTIRILDIĞI PASAPORTUN YAPRAGINI YIRTARAK BUNU KENDİSİNE VERİN G........ SİLSİN DİYEREK MEMURLARA VERDİM. Ve şunu da orada ifade ederek bu Başkonsolosu hayatım sonuna kadar yakından takip edeceğimi ve benim kendisini hiçbir zaman unutmayacağımı söyledim. ÜMİT EDERİM O DA BENİ HİÇ BİR ZAMAN HATIRLAMAK İSTEMEZ. Türkiye Cumhuriyeti pasaportumun 16. sayfasını yırttığım için devletimden ve milletimden özür dilerim. Bu arada kendisinin Mısıra Büyükelçi olduğunu, Pazar günü de İstanbul dan ayrılacağını öğrendim. İnşallah daha ileride Batı Trakya'ya Büyükelçi olarak döner. 23 Nisan 2015 ulusal egemenlik bayramınız kutlu olsun.
Son yıllarda Müslümanlara karşı yapılan insanlık dışı hareketlerin Türklük aleyhine olan hareketlerle de nasıl örtüştüğünü gözden kaçırmamak lazım. Regaip kandilinizi kutlar nice kandillere sağlıklı ve mutlu bir şekilde erişmek nasip olsun. Regaip kandili vesilesi ile 1913 yılında Batı Trakya'da Soykırıma uğramış olan, "..demet demet doğranmış Müslüman kardeşlerimize.." Allah'tan rahmet, yakınlarına ve zürriyetine başsağlığı dilerim.
Saygılarımla Ferruh Özkan Not:23 Nisan 2015 tarihli yazı sitedeki teknik bir sorundan dolayı gecikmeli olarak yüklenmiştir.Özür dilerim-Site yöneticisi-
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Bakın Halk gerektiğinde nasıl Başarıyor. - 24/09/2015 |
Bakın Halk gerektiğinde nasıl Başarıyor. |
KENELER-PARAZİTLER - 14/08/2015 |
KENELER-PARAZİTLER |
YUNANİSTAN KRİZİ VE SORUMLULARI - 17/07/2015 |
YUNANİSTAN KRİZİ VE SORUMLULARI |
Ters Çevrilen Kaplumbağa - 30/06/2015 |
Keşke, sadece büyük vaatlerde bulunmakla ‘Düşündüğümüz Büyük ve Güçlü Batı Trakya’ya ulaşmak mümkün olsaydı. Ne yazık ki çalışmadan, terlemeden, koşmadan böyle bir hedefe ulaşmak mümkün değil. |
TAVŞANA KAÇ..TAZIYA TUT - 26/03/2015 |
TAVŞANA KAÇ..TAZIYA TUT |
ÇOBAN ARANIYOR - 12/01/2015 |
ÇOBAN ARANIYOR |
Umuda giden yolculuk - 30/12/2014 |
Umuda giden bir yolculuk ta gelecek ile ilgili beklentiler taşımak, hayatın oyunlarına karşı yenik düşmemektir. Umuda yürümek,gözlerimizdeki parıltıyı kaybetmeden, yenilgiyi kabullenmeden azimle geleceğe yürümektir. |
‘GÜVENSİZLİK’ - 14/12/2014 |
Sevgili Gönül Bekçileri Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun Yunanistan ziyaretini gerçekleştirdiği 5-6 Aralık tarihlerinde bende hasbelkader Batı Trakya ve Atina'da bulundum. |
Hac Yolunda gider gelirken ! - 21/11/2014 |
Hac Yolunda gider gelirken ! |