Çok yaşa Musevi yazar, düşünür İsrail Şamir, Var ol Ortodoks Rus Heretik Tarihçi Matematik Profesörü Fomenko ve akıllı bir proje olan Yunanistan'ın Türkiye'ye veya Türkiye'nin lokomotifliğinde kurulan bir pakta (Ekonomik ve Siyasi) bağlılığı.

 

Sadece Yunanistan mı? İnanın bu gün Türkiye bir karar alsın ve Bulgaristan'a Banka, PTT, Western Union havalesini kapatsın Bulgar ekonomisi Yunan'ınkinden berbat olacaktır.

 

Bir kayadan kopan taş parçası ancak; uzun yıllar dokusuyla, kokusuyla, formuyla, normuyla ve bastığı alanla koptuğu yerde rahat edecektir, fiziğin kuralı bu gerisi zorlama. Olmadı beyler, olmuyor. Oldu diyen beri gelsin. Parçalanma asrı bitti, bakın Avrupalı düşmanlar bile Union oldu. Biz komşular eski kimlik birlikteliğimizle mutlu 5 asır geçirmedik mi? Eğri oturan otursun, doğrusu bu. Şimdi kimse de huzur yok. Raflar boş, mideler gurluyor, kasalar boş, ticaret sönmüş, emperyallerin baskısı had safhada. Tatlı yemenin, burundan gelmesi zamanını yaşıyor komşularım. Bakın bir akıl sahibi de sesleniyor, onlara.

 

Evet Kanada da yaşayan Yunan Profesör Kitsikis'in projesinin artık zamanı geldi, ikinci Seyr-i Sefain (1930'da yapılan bir antlaşma ile 40 bin Rum sanatkar, usta, denizci, dökümcü, esnaf İstanbul'a çalışmaya gelmişti.) anlaşmasını yazalım, ama; üçüncüsünün yazılmama şartı Birinci Maddesi olacak. Taraflar birbirlerinin menfaatlerini, kendi menfaatlerinin üzerinde tutacak. İşin Amentüsü bu olacak. Boşanması olmayan bir imam- papaz nikahı dünya enerji piyasasını hallaç pamuğu gibi sallar, Avrupa'ya salınan gaz. Bizlere refah olarak geriye döner.

 

Tarihte Avrupalı emperyalistlerce ve uzantılarınca her iki tarafta nasıl oyuna geldiğini samimi itirafları ile başlayabilir bu terminoloji. Bu samimiyet testi Papandreu- Özal projesi olarak başlamalı, Davos ruhu denilen o günkü hava yakalanmalı. Otobüs yakan mürailer ayıklanmalı.

 

Venizelos; İnönü ve Lozan heyetine daha Lozan'da İngiliz ve Fransızlarca nasıl kandırıldığını, kullanıldığını, sonra da nasıl ortada bırakıldığını samimi olarak anlatmaya başlamıştı.

 

Hadi gerisini yazalım. Kitsikis hoca yazmış zaten fazla da zorluk çekmeyiz.

 

Gün geçirmeyelim, zaman çabuk tükeniyor,

 

Tatlı yemenin, acı sonuçlarını yaşıyor Yunan,

 

O aç iken, ben tok yatamam, komşumdur,

 

İmanım bu, inancım bu, kendime de kızamam,

 

Seninle başlamıştı hazan ey yunan, Niye seninle olmasın yine devran...

 

Ardından hazır bekler Bağdat, Basra, Bosna, diyarı Şam.

 

Bir köşküm vardı benim Cebelitarık dan, Akka'ya Adalar manzaralı,

 

Adalar dediğimde sanmayın Kınalı, Heybeli, Büyükada.

Adalarım dediğim Kıbrıs'tı, Girit'ti, Rodos'tu.

 

Selanik de oturan İskenderiye fenerimin çakarını görürdü.

 

Cihannümam idi Manastır. Neum'da kalyonlarımız kışlaklardı.

 

Boşnak'tı, Arnavut'tu efendisiydi taifenin.

 

Selanik selamlığım Yahudi'ye tahsisti, Sahibiydi tünediği pencerenin.

 

Rum hem ticarette, hem gemicilikte en iyisiydi hanemin.

 

Ermeni ustalarımdı tophanemde, baruthanemde ter döken,

 

Fatih'in Hovakimin'in mirası cemaatı sadık idiler, hep himaye gördüler.

 

Arap mı hiç sormayın; Peygamberin mirası, emanettir dedikçe şımardı,

 

Ulufe aldıkça semizledi, yağı bol buldukça yaptı yapacağını.

 

Şimdi hepsi esir; Mutluluk, huzur, barış kelimesi kitaplarında,

 

Onarılmaz bir yara var gururlarında; öyle ya.

 

Hepsi o şerefli mazinin ayrılmaz bir parçasıydı şimdi topraklarında oldular, Parya.

Gel sen Ayasofya da oku Ezan'ı,

 

Söz bende çalacağım o çalmayan Çan'ı.

 

İstanbul bu yıllarca sana da yetti, gene yeter.

 

Yahudi, Bulgar, Arap, Kürt ya evet der, ya da olur daha da beter...