Erhan İMAMOĞLU
imamogluerhan@yahoo.com
Gerçekleri kabullenmekten neden kaçıyoruz?
14/12/2014 Gerçekleri kabullenmekten neden kaçıyoruz? Bu hafta köşe yazıma içim biraz buruk olmakla birlikte birazda neşeli başlıyorum.
Geçtiğimiz Cuma günü anavatandan bir misafirimiz vardı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos'un davetlisi olarak Cuma günü Selanik şehrinde düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Bakanlar Toplantısına katılmak için Yunanistan'a gelmiş ve buradanda soydaşlarını hatırını sormak için Gümülcine'ye geldi. Bundan sonrası yaşananları ayrıntılarıyla anlatmaya gerek yok. Her zaman yaşananlar. Azınlık ileri gelenleriyle biraraya gelip hasret gidermek ve arkasındanda misafirperliğimizi göstermek için verilen yemek. Aynı tas aynı hamam. Haa bu arada asıl sevindiğim nokta ise Türkiye Dışişleri Bakanının rahmetli Dr.Sadık Ahmet'in mezarını ziyareti esnasında azınlık ileri gelenlerininde mecburiyetten törene katılmaları. Çünkü bizim ileri gelenlerimiz ne yazık ki iç çekişmelerden dolayı Balkanların ve bir çok yabancı siyasinin kahraman ve dava adamı olarak nitelediği rahmetli Dr. Sadık Ahmet'e tek başlarına sahip çıkmasınıda bilmiyor. Mecburiyetten de olsa gelen yabancı misafirlerle mezarlığa gidip ziyaret ediyorlar. Son yıllarda bir arpa boyu yol alamamamızın tek sebebi lider ve azınlık davası ve çıkarları için dik duran siyasetçilerimizin olmaması. Bunun sebebi de bizlerin azınlık olarak başımıza getireceğimiz kişilerde bu vasıfları aramak yerine kişilere göre azınlık davamızın pusulasını değiştirmemiz yatıyor. Batı Trakya Türk toplumu olarak sorunları kendi aramızda tartışıp bir ortak noktada buluşmuyoruz. Bir siyasi çizgimiz yok. Bir hedefimiz yok. Azınlık ileri gelenleri parçala, böl ve yönet tekniğine ne yazık ki kurban olmuş. Kimlerden ne isteyeceğimizi tartışmak yerine bir kuru gürültü ve şamata yapan tipler ürettik. Bunuda dahada karmaşık hale getirebilmek için siyasi işlerde sorumluluğu din adamlarına, din işlerinide önine gelene bırakmışık. Mücadele ruhu yerine çıkar ve dedikoduya kendimizi kaptırırken gerçekleri bilmemeize rağmen sessiz kalmayı görev edinmişiz. Sonrada şikayetlerimizi dile getirmek için hep başkalarının arkasına gizlenerek havaya göre oynamakta ustalaştık. Batı Trakyaya azınlığın gazını almak için yapılan her ziyarette er meydanına çıkan güreşçiler gibi çıkanlar hep aynı değil mi? Toplantıda ve yemek masalarında boy gösterenler yine onlar değil mi? Siz hiç bir gariban köylüyü veya değişik birini oralarda gördünüzmü? Bugün bir tane azınlık çıkarlarını düşünen siyasetçiyi parmakla gösteremezsin. Çünkü öyle biri yok. Azınlık davası için yanyana yürüyeceğiniz birini ne yazk ki bulamazsınız. Buna rağmen her seçimde mantar gibi ortaya çıkanların hemen peşine takılmaktanda geri kalmazsınız. Önümüzdeki günler anlaşılan erken seçimlere gebe. Bakalım her türlü sıkıntıyı yaşamanıza rağmen kimlerin arkasına sorusuz sualsiz takılacaksınız çok merak ediyorum.Batı Trakya Türkleri olarak yıllardır verdiğiniz mücadelelerle adınızı tarihe altın harflerle yazdıran bu toplumun üyelerinin son zamanlarda iradesinden ödün vermesini anlamıyorum. Lider yok, dik duran siyasetçi yok daha da önemlisi azınlığın izlediği bir çizgi yokken ne hikmettir bilinmez biz seçimlerde aday olup oyumuzu istemeye yeltenen tiplerden medet umuyoruz! Bizler toplum olarak ne istediğimiz bilmiyoruz ki kimi seçeceğimize karar verelim. Toplum olarak istiyoruz ama bizim adımıza pazarlık yapanlara soru sormayı bırakın yaklaşamıyoruz. İşte o zamanda senin adına sözde mücadele edenler hep er meydanına çıkıp parsayı toplarken sen ise sadece seyirci gibi izliyorsun ve maçın sonucuna görede kendini teselli edip kaderimiz böyleymiş deyip evinin yolunu tutup kara kara düşünüyorsun.
Μilletvekili seçimlerinde dahi iradenle değil onun bunun sana lanse ettiği insanlara kutsal oyunu vererek bu gün içinde bulunduğun içler acısı duruma düşmedin mi? Burada kabahat seçim yaptığını zannettiğin oyunlarla oyunu verdiğin ne Ahmet Hacıosman'da, ne İlhan Ahmet'te, ne Ayhan Karayusuf'da, ne de Çetin Mandacı ve Hüzeyin Zeybek'de. Suç sende. Batı Trakyada siyasetçi demek seçimden seçime seçmenin karşısına çıkmak demek. Biz azınlık insanı olarakda böyle siyasetçi anlayışımız var. Her nedense her zaman azınlık sorunlarına öneri getiren, çözüm arayanlara kapımız kapalı.Zaten rahmetli Dr. sadık Ahmet'ten sonra bu anlayışla hareket eden bir siyasetçide yok. Bırakın topluma sahip çıkmayı yapılan haksızlıkları dillendirenimiz yok. Şöyle köyünde, tarlanda veya işyerinde oturup kara kara düşünerek kahveni yudumlarken hiç düşündünmü senin adına ahkam kesenlerin, ailelerinin nasıl senin sırtından geçindiklerini, nasıl yaşadıklarını! Bu kişilerin neyin karşılığında er meydanında danışıklı dövüş yaptığını! Senin hak ve hukukun için yıllardır Yunan devletine karşın mücadele verirken yanında olmak yerine karşı tarafa biyat edenlerin bu gün ne yazık ki vatan ve anavatanın kol ve kanatları altında cirit attığını bilmiyor musun? Bir kere daha düşün! Son günlerde geçen eğitim yasasına karşın ortak bir bildiri çıkaramayan ileri gelenlerin arasında bazıları " Bu yasa azınlık eğitimini yüceltmiştir" diyenlerin ve bir tarafta " Bu yasa azınlık eğitiminin özerkliğini ortadan kaldırmıştır" diyenlerin kaç tanesinin çocuğu azınlık okullarında okumuştur? Yunanlı azınlığa müslüman, pomak, çingene ve anavatan soydaş diye hitap ederken nasıl sen seçimlerde Batı Trakya Türkü ve azınlık için propaganda yapan ve mangalda kül bırakmayan tiplere biyat etmek için çırpınıyorsunda ailenin ve geleceğinin teminatı olan çocuklarının yarını için hesap sormayı gururuna yediremiyorsun işte bunu anlamıyorum? Suriyeli göçmenlerin Atina'da meclis önünde hakkını aramak için mücadelesine tanıklık yapıyorsun bu ülkenin vatandaşı olarak bir memur karşısında dahi hakkını aramıyorsun!
Uyan!!!!!!! Uyanki, yarınlarda pişman olmayasın. Uyanki senin tarlada, köyde, fabrikada çalışarak binbir türlü zorluğa rağmen okuttuğun çocukların bu gün senin biyat ettiğin gibi sözde azınlıkçıların çocuklarına ve devletin ufacık bir memuruna da onlar kölelik yapmasın. Anla ki! Kapını hiç bir zaman çalmayanların seçimlerde oylarına talip olmak için binbir dereden su getirip halini hatırını sormalarının arkasında yatanların nedenlerini! Bu haftaki köşe yazımıda cehennemdeki bir hikaye ile sonlandırmak istiyorum.
İşte bugün içinde bulunduğumuz konum maalesef aynı. Saygılarımla. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
- 30/08/2015 |
"GEÇMİŞİN MUHASEBESİNİ YAPARAK SANDIK BAŞINA GİDELİM" |
“Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer” - 14/08/2015 |
“Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer” |
“Sen Batı Trakya’yı bilmezsin, burada siyaset böyle yapılır! - 25/05/2015 |
“Sen Batı Trakya’yı bilmezsin, burada siyaset böyle yapılır! |
’’O İYİ İNSANLAR O GÜZEL ATLARA BİNİP ÇEKİP GİTTİLER.DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN PİÇİNE KALDIK.’’ - 02/03/2015 |
’’O İYİ İNSANLAR O GÜZEL ATLARA BİNİP ÇEKİP GİTTİLER.DEMİRİN TUNCUNA, İNSANIN PİÇİNE KALDIK.’’ |
BİAT EDEN DEĞİL..KONUŞAN BİR TOPLUM OLMAK - 12/01/2015 |
Hani derler ya ağzı olan konuşuyor, bizim bazı meslektaşların durumu da buna benziyor. |
HASRET GİDERDİK - 09/12/2014 |
Bu haftaki köşe yazıma garip ama gerçek bir olayla başlamak istiyorum. Aşağıdaki olay Türkiye'de yaşanmş gerçek bir hikaye. |
SAHADA OYUNCU YERİNE NASIL SEYİRCİ OLDUK! - 01/12/2014 |
Bu haftaki köşe yazıma Batı Trakya Türk toplumu içinde yetki ve sorumluluk sahibi olanların yanlış ve tutarsız tavırlarını dile getirmek için anlatılan eski bir hikaye ile başlamak istiyorum. |
İleriyi görebilmek - 24/11/2014 |
“Azınlık Eğitimi” için verilen mücadele zaman zaman topallar gibi olsa da, yoluna devam ediyor izlenimi var! |
Gidene bye bye, gelene hay hay - 21/11/2014 |
Geçtiğimiz hafta gündem yine doluydu! |