MÜZAKERE SONRASI KIBRIS
Kısa bir hatırlatma Kıbrıs’ta tüm şer güçler Derviş Eroğlu seçilmesin diye uğraştı ve kim olursa olsun Eroğlu olmasın blok’u bu AKINCI denilen zatı seçti, ikinci turda bunda ittifak ettiler.
Bu eskinin Talat döneminin devamı gibidir ama “gelen gideni aratır” sözü de çok doğru bir laftır. Tezahür etmiştir. Kıbrıs’ta şimdi rey verenlerde dâhil destekte bulunanlar bu garabetten nasıl sarfı nazar edecekler, nasıl kurtulacaklar arayış içindedirler.
Çözümü illa ki vardır, tabi hukuk içerisinde kalmak kaydıyla ilgililer bir çözüm bulacaktır. Biz yinede aklımıza geleni paylaşalım dünya da ki Anayasa yapıcıları Anayasalara da yazmasalar da seçilmiş Başkan’ın nasıl değişeceği, geri çağırılacağı veya Emredici Vekâlete muhalefetten sebep nasıl azil edileceği konularında çalışmışlar çeşitli müktezalar (hukuki fikirler) üretmişlerdir. Birisinden bir yerden başlamak lazımdır. Bu işin AKINCI ile gitmeyeceği veya bizim istediğimiz yere yanaşmayacağı çok açıktır.
Kıbrıslı insanlarımıza Batı Trakya turları organize edelim; Hem de AB’nin gözü önünde Yunan’ın insafına bıraktığımız Batı Trakya Türklüğünün halini pür melalini bir gösterelim;
- Türk okullarının Fiziki bakımsızlıkları,
- Öğretmenlerin yetersizlikleri,
- Okullarda ki müfredata ve Türk dili saatine müdahale,
- Türkçeyi hileli engelleme teşebbüsleri,
- Ekonomik izolasyon,
- Medeni bir şekle sokulmuş tehcir politikası,
- Vakıf mallarını (Arşivleri karartarak) gasp etmek,
- Yüksek emlak vergileri tahakkuk ettirerek Türk malları üzerine icrai tedbirlerle çökmek,
- Müftülük seçimlerine mani olmak,
- Müftüler meclisini oluşturmamak,
- Batı Trakya Türklüğünün hukuki özerkliğini tanımamak,
- Dini yapılarımızı Taverna, Meyhane gibi saygısızca kullanmak,
- Cami ve Medreselerimize bir çivi dahi çaktırmamak,
- Dernek tabelalarında Türk ismini kullandırmamak,
- Bölgede devamlı göç sebepleri çıkartmak,
- Üyesi olduğu AB’ye göz göre göre yalan beyanda bulunup bizde Türkler değil, Müslümanlar yaşamaktadır, dilleri de Müslümancadır diyebilmektedir, arsız palikarya.
Neydi eskiden Kıbrıs ve Batı Trakya meselelerimiz birlikte düşünülürdü, aynı dergilerde birlikte okunurdu, birlikte tasarlanır, uygulanırdı.
Bu işlerin eski adamlarının seslerine kulak verelim Batı Trakya’dan Ahmet Aydınlı’yı dinleyelim, Yeşil Ada dergisinde haykıran Nevzat Karagil rahmetlilerin çizdiği yoldan gidelim. Bu güne değin bir arpa boyu yol alınmadıysa bu millet midir suçlusu, yoksa sorumlu diplomat, general okumuş rütbeli, cüpbeli allamelermidir, işleri profesyonel dernekçilik olanlarmıdır, buyrun konuşalım???
Sayın Cumhurbaşkanımız artık savunma pozisyonundan çıkıyoruz derken ne demek istemiştir. Bu güne kadar bu bölgesel politikaların bu çıkmazlarda tıkanmasına sebep olan kişilerin erdem gösterip bu konumlarını boşaltmaları gerekmektedir. Kimlerin mesela Haymatloz geldiği bu ülkede han, hamam, apartman sahibi olmak için bölge siyasetini istismar eden dernekçi, siyasetçi, vakıfçı ve particilerin. Şimdilik sıfatlarıyla yetinelim, anlamazlarsa adlarını da yazarız. Yeter beyler Batı Trakyadan da Kıbrıstan da paradan başka bir şey düşünmeyen beyinlerinizin kumanda ettiği ellerinizi çekin…
Yunan ve Rum arsızdır (greek)’tir, hırsızdır, hep çalar, önce Teselya’yı (Bizim SILA’mızı) çaldılar, sonra Ege Makedonyasını, sonra Batı Trakya’yı ve en sonra Ege adalarını tek mermi atmadan bin bir entrika ile çaldılar, Kıbrıs’ta bir çöp dahi vermeyiz bu palikaryaya, o da durmaz mart kedisi gibi soysuzun hedefi bilinsin ki İstanbul’dur.
Bize düşen bu tavizler manzumesini, bu makarayı geri sarmak diplomasinin ve Kifayetsiz beyinlerin bıraktığı mecraları ele geçirmek, Anladıkları dilden konuşmazsak Genel Kurmay Başkanınızı tamamen bizim olan Kardak kayalıklarına çıkarmazlar. Bu komutanın bir cengaver pilotu yokmuydu dümeni kilitlenmiş uçağını kazara teröristlerin barındırıldığı ama Yunanın hep red ettiği Lavrion kampına düşürtemedi??? Sizleri de Snu Tzu çarpacak beceriksiz beslemeler. Omuz haraketleri anlıktır, zamanlamasını kaçırdıktan sonra bir anlam ifade etmez. Saratoga, Muavanet meselesini ders olarak okumuyormusunuz yoksa???
Unutmayınız ki; tarih bir kez daha Akdeniz de çıkan doğal gazın Avrupa’ya nakli için Batı Trakya’dan geçme coğrafik mecburculuğu ile iki önemli meselemizin aynı platformlarda çözülmesini emretmektedir. Ben Pelask’ım MÖ 3 binde Sıla dediğim yere gelmişim, Greek 2 binde Moraya gelmiş. geldiği yer Mısır ve deniz, onu geldiği yere kadar kovalamaz bu politikaları işlemezsek biz SAKA’lara yazıklar olsun.
Biz unutsak da tarih unutturmuyor. Coğrafyamız, Kaderimizdir.
Te Sıla bre, Teselya bekle er yada geç ama illaki geleceğiz….
YALÇIN KOÇAK