Bu sözlerin sahibi Almanya Şansölyesi Angela Merkel! “Yunanistan’ın Avro Bölgesine katılımına hiçbir zaman izin verilmemiş olması gerektiği” çok önemli bir durum tespiti.“YUNANİSTAN AVRO BÖLGESİNE KATILMAMALIYDI” Bu sözlerin sahibi Almanya Şansölyesi Angela Merkel! “Yunanistan’ın Avro Bölgesine katılımına hiçbir zaman izin verilmemiş olması gerektiği” çok önemli bir durum tespiti. Ama Avrupa’daki borçlar krizinin kurbanları -aslında gerçek kurbanları demek daha uygun olabilir- bu durumun uzun yıllar önce farkına vardılar. Avrupa’daki büyük mali buhrandan zarar görenler Yunanistan yönetimi veya Yunanistan’da yaşayan insanlar değil. Krizin gerçek kurbanları Yunanistan’ın tatlı hayatını ve Yunan yönetiminin konforunu hem krizden önce hem de krizden sonra finanse eden, bir bakıma Yunanistan’ın sponsoru olan Avrupalı çalışanlardı. Hala da öyleler. Onların ödediği vergiler, onların yaşam standartlarından verdiği tavizler ve onların geleceğinden koparılan küçük parçalar ile hazırlanan yardım paketleri, Atina’nın altı yıldır çıkmadığı ve en az on yıl daha çıkmayacağı kesin görülen krizde Yunanistan’da konfor sağlıyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Yunanistan´ın Avro Bölgesine girişi nedeniyle eski şansölye Gerhard Schröder’i suçluyor. Merkel Daily Telegraph gazetesine “Yunanistan’ın Avro’ya geçmesine izin verilmemeliydi. Şansölye Schröder, 2001 yılında Yunanistan’ı Avro’ya kabul etti ve AB İstikrar Anlaşmasını zayıflattı. Her iki karar da temel olarak yanlıştı. Bu yanlış kararlar cari sorunların başlangıç noktası oldu” dedi. Schröder’in hata yaptığına şüphe yok. Eğer Schröder hatalı olmasaydı, eğer Schröder kararında haklı olsaydı, bugün Avrupa’nın farklı bir gündemi olurdu. Ama kriz başladığı zaman Berlin’de şansölye koltuğunda Schröder oturmuyor. Hem Alman kamuoyu hem de Avrupa kamuoyu kriz ve Yunanistan ile ilgili sürecin tamamını -başlangıcından itibaren- Angela Merkel’in açıklamalarıyla takip etti. Şansölye Merkel birçok defa krizin bitmesine az kaldığını söyledi. Merkel birkaç defa Yunanistan’ın bundan sonra başka mali yardıma ihtiyaç duymayacağını söyledi. Merkel en az bir defa Yunanistan’ın aldığı bütün borçları ödeyeceğini söyledi. Merkel en son “Yunanistan Avro Bölgesine hiç girmemeliydi” dedi, ama bunu son altı yılda hiç söylemedi. Hâlbuki Merkel bunu daha önce dile getirebilirdi, mesela “Yunanistan’ın Avro Bölgesine girmek için istatistiki verilerini manipüle ettiği ve rakamlarını iyileştirdiği” ortaya çıktığı zaman söyleyebilirdi. Ya da “Yunanistan’ın Avrupa kasasından daha fazla para almak için hayali projeler ürettiği, bazı projeleri hayalde uyguladığı ve hayalet projelerle Avrupa fonlarını kemirdiği” zaman gündeme getirebilirdi. Belki de Şansölye Merkel “Atina’nın yasadışı göçmenleri denizde ölüme terk ettiği kesinlik kazandığında” veya “Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nin bütün temel ilkelerine, Birliğin ruhuna ve hedeflerine aykırı dış politika izlediğinde” bu ülkenin Avro Bölgesi’nde ne aradığını sorgulamalıydı. Nihayetinde Yunanistan’ın gayri safi milli hâsılasının yüzde 180´ine tekabül eden yüksek borç oranı bir gece ortaya çıkmadı… Sturnaras; “Para Lazım”! Muhtemeldir, Angela Merkel Yunanistan’ın Avro Bölgesi’ne hiç kabul edilmemiş olması gerektiğini sabrı tükenmeye başladığında dile getirdi. Çünkü Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Sturnaras, ülkesinin üçüncü bir yardım paketine ihtiyacı olabileceğini, fakat bunun karşılığında kemer sıkma önlemleri uygulanmasını kabul etmeyeceklerini söylemesi herkesin sabrını tüketebilir. Yunanistan son altı yılda Avrupa Birliği’nden ve Troyka’nın geriye kalanından kurtarma paketleri halinde 240 milyar Avro aldı. Sturnaras’ın açıklamalarına göre, “eğer Yunanistan´ın daha fazla desteğe ihtiyacı olacaksa yaklaşık 10 milyar Avro düzeyinde ya da önceki programlardan daha küçük olacak”. Uluslararası Para Fonu IMF Temmuz ayında yaptığı bir açıklamada Yunanistan’ın 2014-2015 yıllarını kapsayan dönemde 11 milyar Avro’ya ihtiyaç duyacağını belirtmişti. Bu arada, Angela Merkel -daha önce Yunanistan’ın borçlarının bir kısmının silinmesinden önce yaptığı açıklamada da belirttiği gibi- Yunanistan’ın daha fazla borcunu silemeyecekleri konusunda uyarıda bulundu… Şansölye Merkel’in bu defaki açıklamasında şu cümle öne çıkıyor; “Borç indirimi bu belirsizlikte domino etkisi yapar ve yatırımcıların Avro bölgesine yatırım yapma hazırlıkları sonuçsuz kalır”. Merkel haklı, fakat bu risk daha önce Yunanistan’a milyarlarca Avro verilirken, milyarlarca borcu silinirken de vardı. Elbette Avrupa’da çok sayıda insan, neden yine ve yeniden Yunanistan’a tekrar ve tekrar yardım yapılması gerektiği sorusunu soruyor. Bu soruyu soran öfkeli kalabalıkları tatmin etmesi bir hayli zor, ama Sturnaras Atina’nın talep edeceği yeni yardımın “kurtarma paketi” değil, “ekonomik destek paketi” olduğunu ifade ediyor. Henüz kimse için “kurtarma paketi” ve “ekonomik destek paketi” arasındaki fark çok açık değil. Hangisinin Yunanistan’ın 321 milyar Avro tutarındaki borcunu azaltmaya fayda sağlayacağı da belli değil. Krizle mücadele eden, bunun için peş peşe kararlar veren, o kararları uygulamak için birden çok mali yardım alan Yunanistan’ın -krizin altıncı yılında- nasıl borcunu 16 milyar Avro daha artırdığı da belli değil. Acaba Angela Merkel’den sonra başka bir Alman siyasetçi şansölye koltuğuna oturduğunda yine Yunanistan için kendisinden önceki yönetimi eleştirir mi? Belki de gelecekteki şansölye de Merkel için “Yunanistan Avro Bölgesi’nde bu kadar uzun süre kalmamalıydı” diyebilir. Herhalde o günün şartlarında da, yorumcular “Yunanistan’ın Avro Bölgesinden ayrılması veya çıkarılması gerektiği zaten belliydi” diye yazarlar… Muhtemelen aynı günlerde de Yunanistan’ın başka bir maliye bakanı açıklama yaparak, “gerçekten son defa” yardım talep edecekleri söyler. Hatta bunun “kurtarma veya destek” değil, “takviye” olduğunu savunur. Bir de meydan okur ve yeni bir tasarruf talebini asla kabul etmeyeceklerini söyler… Yunanistan konusu Avrupa Birliği için giderek daha karmaşık bir sorun haline geliyor. Kriz süreci boyunca yaşananlara bakınca kurtarma operasyonunun giderek dejenere olduğunu da görmek mümkün. Yunanistan belki bir süre için krizden kurtulmaya çalıştı ve krizle mücadele etmek için birtakım adımlar attı. Ama son dönemde yaşanan gelişmeler Yunanistan’ın krizle beraber yaşamaya alıştığını ve kriz şartlarını kendi lehine değerlendirmeye yöneldiği izlenimi veriyor. Yunanistan’ın içerisinde bulunduğu kritik durum, Avrupa Birliği açısından giderek daha fazla dramatik hale geliyor. Her ne kadar Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bir bölümünde ve Avro Bölgesi’nde ekonomik toparlanma görünse de, henüz hiçbir şey başarılmadı. Küçük bir olumsuzluk veyahut Yunanistan gibi bir kriz ülkesinde yaşanacak yeni bir sorun, pek çok çabayı başarısız kılabilir. ABD’de krizle mücadele yöntemi değişiyor. ABD’nin merkez bankası olan FED’in son açıklamaları ve FED ile ilgili birçok değerlendirme dünyada ucuz ve bol para döneminin sonuna gelindiğini vurguluyor. Başka bir deyişle mevcut ekonomik sistemin son evresindeyiz. Yeni bir dönem başlayacak. Elbette bunun da yeni dinamikleri, koşulları ve etkileri olacak. FED’in başlatacağı yeni dönemin Avrupa’yı ve bilhassa krizde olan ülkeleri etkilememesi olasılığı yok. O nedenle özellikle Atina’nın yakın geleceği -önümüzdeki birkaç yıl- ciddi anlamda risk yüklü. İtalya’da ve İspanya’da bu kritik evre biraz daha denetimli gelişebilir. Ama Merkel’in Yunanistan için yaptığı değerlendirmenin ne derecede haklı olduğu, galiba birkaç ay sonra çok daha iyi ve çok daha çarpıcı biçimde görülebilir. (diplomatikgözlem) |
950 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |