Bu başlıkta bir tuhaflık var.Ama tuhaflık kelimelerin renginden, dilbilgisi yapısından veya söz tercihinden kaynaklanmıyor. Tuhaflık Atina’dan kaynaklanıyor. Çünkü Yunanistan iltica için kendisine sığınanları hapse atıyor!FELAKETTEN KAÇAN HAPSE GİRER! Bu başlıkta bir tuhaflık var. Ama tuhaflık kelimelerin renginden, dilbilgisi yapısından veya söz tercihinden kaynaklanmıyor. Tuhaflık Atina’dan kaynaklanıyor. Çünkü Yunanistan iltica için kendisine sığınanları hapse atıyor! Mülteciler neden kaçarlar? Açlıktan kurtulmak için… Canını korumak için… Ailesini kurtarmak için… Susuzluktan ve kuraklıktan ölmemek için... Savaşlardan, saldırılardan ve elbette işkenceden uzağa gitmek için… Artık bunun bir cezası var. Daha iyi bir gelecek için ve haklı gerekçeler için mülteci olan kişi, iltica için Yunanistan’a giderse, bunun karşılığında hapisle cezalandırıyor! Yunan polisi her yıl yayınlanan her raporda mültecilere kötü davranmakla suçlanıyor. Her raporda Yunan polisinin mültecilere karşı kötü tutumu belgelerle ve tanıklarla kanıtlanıyor. Bu gerçek kimileri için çok rahatsız edici olabilir. Ama bugün Yunanistan Avrupa Birliği için sadece “ekonomi” ve “siyaset” için büyük sorun değil. Yunanistan artık Avrupa Birliği için “insan hakları”, “demokrasi” ve “mülteciler” konusunda da büyük sorun olmak üzere. Belki hepsi birer iddiadır. Belki her iddia asılsızdır. Ama her yazılan raporda yanlış olsa dahi, Yunanistan’ın mülteciler konusunda bu kadar çok suçlamaya muhatap olması olağan değil. Yunanistan’ın kendisine sığınan mültecilere özellikle kötü davranmasındaki etken ne olabilir, bu konuda sadece tahmin yürütmek mümkün. Diğer taraftan ülkelerindeki trajediden yılıp, Yunanistan’a sığınan insanların bir kısmı kayıtlara girmiyor, kayıtlara geç giriyor, sınır dışı ediliyor veya keyfi olarak kötü muameleye maruz kalıyor. Yunanistan hiçbir zaman yabancı dostu bir ülke olmadı. Atina -Akdeniz kültürünün tam tersine- daima her yabancıya her zaman şüpheli baktı. Tıpkı Türk, Arnavut ve Katolik azınlıklar gibi, Yunanistan’a sonradan -her ne nedenle olursa olsun- giden yabancılar da bu düşmanlıktan nasibini aldılar. Yunanistan’da mülteciler politikası her zaman sorunluydu. Yunanistan mültecilere çok defa kötü davrandı. Hatta açık denize terk ettikleri dahi oldu. Yunanistan’a sığınanlar, mülteci statüsü alabilmek için çok uzun zamanlar umutsuzca ilgili devlet yetkilisiyle görüşmeyi beklerlerdi. Bazı kaynaklara göre Yunanistan iltica için müracaat edenlerin sadece yüzde 3’üne bu hakkı verirdi. Binlerce sığınmacı büyük kentlerde, liman kenarlarında kendi imkânlarıyla çadır kurup, başvurularına cevap beklerlerdi. Fakat Yunanistan’ın bugünkü mülteciler politikası ve uygulamaları daha fazla sorunlu durumda. Bugün Yunanistan’a vize ve geçerli seyahat belgeleri olmadan giden sığınmacılar hapse atılıyor. Akli dengesi yerinde olan hemen herkes kabul eder ki, eğer bir kişi ülkesindeki felaketten kaçarak iltica ediyorsa, ülkesinde pasaport süresini uzatmak için polise ve vize için Yunanistan’ın büyükelçiliğine müracaat edememiş olabilir! Yunan kamuoyunun da desteklediği bu tutuklamalar, söz konusu sığınmacıların kendisini savunma hakkını da sınırlıyor. Yunan devleti sığınmacıları daha en başta tutuklayarak, zaten onlara bakış açısını somut biçimde ortaya koyuyor. Sığınmacılar suçlular ile beraber aynı hücrelere konuluyor. Ayrıca toplama kampını andıran kamplarda tutuluyorlar. Atina bu uygulama ile mültecileri -adeta iltica etmek bir suçmuş gibi ve mültecilik adeta bir suçlulukmuş gibi- cezalandırıyor. Bu kamplarda “iltica etme suçu işleyen” sığınmacılar dikenli tellerin arkasında, geldikleri ülkelere göre gruplanarak, kendi aralarındaki dikenli tellerle ve duvarlarla ayrıldıkları bölgelerde tutuluyorlar. Burada tutulan mülteciler kimseyle görüştürülmüyor. Dış dünyadan haber almalarına müsaade edilmiyor. Ayrıca yapılan bir yasal değişiklik ile en uzun gözaltı süresi üç aydan on sekiz aya çıkarıldı. Dolayısıyla Yunanistan’a sığınmak gibi büyük bir hata yapan kimse, iltica talebini resmi makamlara bildirip, cevabını beklemeye başlamadan önce yaklaşık olarak on sekiz ay bu durumda yaşamak zorunda kalıyor. Yunanistan Avrupa Birliği’nin sınırını teşkil eden ülkeler arasında yer alıyor ve bu nedenle de mülteciler tarafından tercih ediliyor. Yunanistan mülteci akınını durdurmak için daha önce sahil güvenlik sistemini rehabilite etti. Daha sonra da Türkiye ile olan sınırının önemli bir kısmına duvar dikti. Atina ayrıca 1.800 sınır polisini bu bölgede görevlendirdi ve ayrıca sınır güvenliği konusunda Avrupa Birliği’nin sınır koruma kurumu Frontex ile işbirliği başlattı. Ayrıca Yunan adalarında termal kamera sistemleri kuruldu. Yunanistan’ın sahil güvenlik ekipleri sığınmacıların teknelerini Yunan karasularına girmeden veyahut karaya çıkmadan tespit edip, Türk karasularına süpürüyor. Hatta Yunanistan’ın sığınmacıları açık denizde lastik botları keserek kaderine terk ettiği iddiaları da defalarca raporlarda yer aldı. Yunanistan Avrupa Birliği’nin baskısıyla 2010 yılında mülteciler politikasının reforme edilmesi için bir eylem planını benimsedi. Söz konusu eylem planı Ocak 2013’te Avrupa Birliği Komisyonu’nun talepleri doğrultusunda elden geçirildi ve güncellendi. Ama Atina’nın kısa bir süre önce polisten ayrı bir mülteciler dairesi kuracağını açıklaması bile, öngörülen takvimden iki yıl gecikme ile mümkün oldu. Avrupa Birliği Yunanistan’ı sadece “Avro” ile değil, “hukuk” ile de beslemeli. Brüksel, Yunanistan’ın sadece mali açıdan ve finans sektörü yönünden iflas eden bir ülke olmakla sınırlı olmadığını da kabul etmek zorunda... Kendisine sığınanları, mültecileri tutuklayan, Afganlıları İran’a, Nijeryalıları Sudan’a sınırdışı eden mülteciler politikası Avrupa Birliği’nde başka bir ülkede yok. Aslında böyle bir politika ve uygulama Avrupa Birliği dışında da hiçbir ülkede yok! Irkçılığın giderek arttığı ve hatta Altın Şafak (Chrysi Avgi) gibi faşist bir örgütün yüzde yedi alarak parlamentoya girdiği Yunanistan’da aşırı sağ yüzde on ikiyi aştı ve anketlere göre artmaya devam ediyor. Avrupa Birliği İçişleri Bakanları Konseyi görevini yerine getirmeli. Frontex’in araçlar, teknik donanım ve helikopterler ile beraber Avrupa Birliği sınırını korumaya katkı sağlaması doğru bir tutum. Ama Avrupa ayrıca Yunanistan’a politika, hukuk, insan hakları, demokrasi, sığınmacılar gibi konularda da bilgi desteği sağlamalı. Çünkü Avrupa Birliği, Birliğin müktesebatına uyumun bütün Birlik üyesi ülkelerde temin etmek zorunda! Avrupa Birliği kendisinin prestiji olarak Avro’yu görüyor ve Yunanistan’a yapılan mali yardımlarla Avro’yu ve itibarını kurtarmaya çalışıyor. Hâlbuki Avrupa Birliği prestijini korumak ve gerçekten de itibarını, saygınlığını sürdürmek için hukuku da desteklemeli. (Diplomatik Gözlem) |
1359 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |