Fener Rum Patrikhanesi Bursa Metropoliti Prof.Dr.Elpidophoros Lambriniadis'in babası Vasil Lambriniadis, 2005'te Atina'da felç geçirdi Doğduğu şehir olan İstanbul'a 28 yıl aradan sonra sedyeyle dönen yaşlı adamın felçli halinden eser kalmadı...Felçli Vasil Beyi, "İlle de İstanbul" Tutkusu Ayağa Kaldırdı Fener Rum Patrikhanesi Bursa Metropoliti Prof.Dr.Elpidophoros Lambriniadis'in babası Vasil Lambriniadis, 2005'te Atina'da felç geçirdi Doğduğu şehir olan İstanbul'a 28 yıl aradan sonra sedyeyle dönen yaşlı adamın felçli halinden eser kalmadı... Fener Rum Patrikhanesi Bursa Metropoliti Prof. Dr. Elpidophoros Lambriniadis'in babası Vasil Lambriniadis, 2005'te Atina'da felç geçirdi Doğduğu şehir olan İstanbul'a 28 yıl aradan sonra sedyeyle dönen yaşlı adamın felçli halinden eser kalmadı Yaklaşık 8 yıldır Balıklı Rum Hastanesinin ihtiyarhanesinde barınan Vasil Lambriniadis: "Memleket başkadır, burada yeniden doğmuş gibi oldum" "İstanbul'u evim sayıyorum. Buraya gelmek bana güç verdi" Prof. Dr. Lambriniadis: "İnsan köklerine geri dönünce o köklerden tekrar güç, hayat alıyor ve terk etmek istemiyor. Burada mutlu ve sağlıklı. Babam mutlu olunca ben de mutlu oluyorum" "İstanbul aşığı" Lambriniadis, yaklaşık 8 yıldır bulunduğu Balıklı Rum Hastanesinin ihtiyarhanesinde dostlarıyla sohbet edip anılarını yazıyor, İstanbul'u seyrederek günlerini geçiriyor. Şair Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar. Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim. O benim zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim" dizeleriyle anlattığı İstanbul'a duyulan özlem, daha birçok sanatsal eserde en fazla işlenen konular arasında yer alıyor. Rum asıllı Türk vatandaşı Vasil Lambriniadis de tıpkı Kısakürek'in bu "Canım İstanbul" şiirinde betimlediği gibi uzun yıllar memleketine hasret kaldı. Adeta şiirdeki, "O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul" çağrısına uyarak doğduğu topraklara 28 yıl sonra dönen Lambriniadis'in felçli halinden eser kalmadı. Lambriniadis, AA muhabirine, Bakırköy'de doğup büyüdüğünü ve iş bulmak amacıyla 1977'de Yunanistan'a göç ettiğini söyledi. Atina'ya giderken mola verdiği Selanik'i İstanbul'a benzetmesi üzerine burada kalmaya karar verdiğini belirten Lambriniadis, bu kentteki akrabalarıyla iletişim kurup işe girdiğini, bir süre çalıştıktan sonra eşiyle çocuklarını yanına getirdiğini anlattı. Selanik'te, memleketi İstanbul'dan ayrılmanın hüznüyle başta zorlandıklarını dile getiren Lambriniadis, şöyle devam etti: "Ailemi yanıma aldıktan sonra tek katlı bir evde 4 sene yaşadık. Yunanistan'da, Türkçe'yi yavaş yavaş unutmaya başlayan çocuklarımı kursa gönderdim. Kafamda hep İstanbul'a dönmek vardı. Bazı şeyleri İstanbul'la mukayese ediyordum. Başka bir şehirde insan kendini havada hissediyor, eğreti duruyor. İyi ki Selanik'te ataları Anadolu'dan gelen, Anadolu terbiyesine sahip aileler vardı. İşim gereği 1981'de Atina'ya taşındık. Emekliye ayrıldıktan sonra felç geçirdim. Yunanistan'da kaldığım 28 yılda İstanbul özlemini hep içinde hissettim. Oğlum beni memleketime, İstanbul'a götürmek istedi. Çok sevindim ve 2005'te buraya geldim." 74 yaşında bilgisayar kullanmayı öğrendi "Memleket başkadır, burada yeniden doğmuş gibi oldum" diyen Lambriniadis, yaklaşık 8 yıldır Balıklı Rum Hastanesinin ihtiyarhanesinde kaldığını bildirdi. Günlerinin yoğun geçtiğini ve hiç boş durmadığını dile getiren Lambriniadis, oturup kara kara düşünmeye bile vakti olmadığını belirtti. Lambriniadis, televizyondan haberleri dinleyip sudoku bulmacası çözdüğünü, kitap okuduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Ben buraya geldim, 'Evime geldim' diyorum. İstanbul'u evim sayıyorum. Buraya gelmek bana güç verdi. Bazı şeyleri beraberimde kara toprağa gömmek istemiyorum. Çocuklarım bilsinler diye anılarımı yazıyorum. Yazılı olarak kalsın, belki değerlendirirler. Oğlum büyük bir defter getirdi. Önce elle yazmaya başladım. Üç aylığına Yunanistan'a gitmiştim. Geldiğimde deftere baktım ki mürekkep erimiş, yazılar okunmaz hale gelmiş. Oğlum da 'Baba sana bilgisayar getireyim' dedi. Dolayısıyla anılarımı yazmak için 74 yaşımda bilgisayar kullanmayı öğrendim. Epey de yazdım. Daha da sermaye var, gerisi gelecek. 4 yıldır yazıyorum, ne zaman biter bilmiyorum." Eşi ve iki torununun Yunanistan'da bulunduğunu kaydeden Lambriniadis, torunlarını özlediğini sözlerine ekledi. "Babamı sedyeyle getirdik" Elpidophoros Lambriniadis de babasının Atina'da çok kötü durumda olduğunu ve onu orada bırakmak istemediğini söyledi. Kendisinin İstanbul'da yalnız yaşadığını ve babasına bakmasının zor olacağını düşündüğünü anlatan Lambriniadis, şunları kaydetti: "Kendisini ihtiyarhaneye götürmemi önerdi. Tabii bir babayı ihtiyarhaneye götürmek güzel bir fikir değil. Hiçbir çocuğun kulağına hoş gelen bir karar değil. Çok ısrar edince 'Tamam, bir deneme yapalım, gel bak, belki de hoşuna gitmez' dedim. Hoşuna gitmeyeceğinden emindim. Babamı sedyeyle getirdik. İstanbul'un havasını tekrar solumaya başladığında ise ayağa kalktı, canlandı, yürümeye başladı. 'Ben burada fizik tedavi göreceğim, egzersizlerimi yapacağım, burası çok güzel, kalkıyorum sabah İstanbul çayımı içiyorum, Türk filmlerini, haberleri izliyorum, gazetemi okuyorum, içim rahatladı, tekrar memleketimdeyim' dedi. O şekilde ayağa kalktı ve Atina'ya gitmek istemediğini söyledi. Kısa sürelerle 4 yaz Atina'ya gitti ama artık gitmek istemiyor. İnsan köklerine geri dönünce o köklerden tekrar güç, hayat alıyor ve terk etmek istemiyor. Burada mutlu ve sağlıklı. Babam mutlu olunca ben de mutlu oluyorum." (AA) |
1169 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |