Onur ÖymenYunanistan'ın Ege'deki yeni emrivakileri Yunanistan'ın To Vima gazetesi, 7 Ocak tarihinde yayınladığı bir haberde Yunanistan'ın, Başbakan Samaras'ın talimatıyla Ege'deki "Münhasır Ekonomik Bölgesinin" sınırlarının saptanması için girişimde bulunacağını yazdı. Yunanistan'ın içinde bulunduğu ekonomik krizden kurtulabilmek için Ege Denizindeki petrol ve doğal gaz yataklarına göz diktiği anlaşılıyor. Oysa Ege denizindeki Kıta Sahanlığı konusu Türkiye'yle Yunanistan arasında henüz çözümlenmediği için Yunanistan'ın bu bölgede arama yapma hakkı yok. Geçmişte bu konuda iki ülke arasında yaşanan gerginliklerin bir çatışmaya dönüşmesi güçlükle önlenebilmiş ve konunun iki ülke arasında diplomatik müzakerelerle çözüme kavuşturulması kararlaştırılmıştı. Şimdi Yunanistan'ın bu girişimiyle Ege'de yeni bir gerginliğin yaşanabileceği görülüyor. Yunanistan bu cesareti nereden alıyor? Ege'deki adalarla ilgili olarak yapılan antlaşmalar, egemenliği Yunanistan'a devredilmemiş çok sayıda ada, adacık ve kayalığın bulunduğunu gösteriyor. Lozan Antlaşmasının 16. maddesi bu durumdaki ada ve adacıkların aidiyetinin ilgili taraflar arasında çözüme kavuşturulabileceğini söylüyor. 1995 yılı sonunda yaşanan Kardak krizi Yunanistan'ın kendisine verilmemiş bir adacığa asker çıkartıp bayrak dikerek fiili durum yaratmasından kaynaklanmıştı. O zamanki Türk hükümetinin kararlı tutumu sonucunda Kardak'tan Yunan askerlerin ve bayrağının geri çektirilmesi sağlanmış ve Kardak'ın Yunan toprağı olmadığı fiilen kanıtlanmıştı. Kardak olayıyla ilgili gelişmeler ve konunun tarihi ve hukuki boyutu benim Silahsız Savaş kitabımın 480 ile 5005. sayfaları arasındaki bölümde anlatılıyor. Ayrıca Ali Kurumahmut ve Sertaç Hami Başeren'in yazdıkları ve Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan "Ege'de Grı bölgeler" isimli kitapta bu konuda ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Konun uzmanı olan Ümit Yalım'ın son zamanlarda aynı konuda kamuoyuna aktardığı ve Türkiye'nin bölgedeki egemenlik haklarını kanıtlayan belge ve haritalara rağmen konu basında ve siyasi çevrelerde yeterli duyarlılıkla ele alınmamıştır. Ne yazık ki, son yıllarda Yunanistan, statüsü Kardak'a benzeyen ve hiçbir antlaşmayla kendisine verilmemiş olan Eşek, Bulamaç ve civarındaki bazı ada ve adacıklarda fiili durum yaratma yoluna gitmiş, oralarda bayrağını çekmiş ve yerleşmiştir. Türkiye bu gelişmeyi önleyecek sonuç alıcı diplomatik adımları atamamış ve bu fiili durumu sineye çekebileceği izlenimi uyandırmıştır. Kıbrıs Rum Yönetimi de bir bölümü Türkiye'nin ekonomik bölgesine giren deniz alanlarını kendi ekonomik bölgesi ilan etmiş, bu alanlarla ilgili olarak bazı bölge ülkeleriyle antlaşmalar yapmış ve İsrail'le işbirliği halinde bir Amerikan şirketine bu bölgedeki doğal gazın çıkartılması için ruhsat vermiştir. Türkiye'nin buna tepkisi çok sınırlı kalmış ve sonuç alıcı olamamıştır. Öyle anlaşılıyor ki, şimdi bundan cesaret alan Yunanistan Ege'de, Türkiye'yle uzlaşma ihtiyacı duymadan kendi ekonomik bölgesini yaratma gayreti içine girmiştir. Uluslararası alanda benzeri durumlardaki uluslararası hakem mahkemesi kararlarını da göz ardı eden Yunanistan şimdi yeni bir fiili durum yaratmak üzeredir. Yunanistan'ın Türk kamuoyunun İmralı ve Suriye konularıyla meşgul edildiği bugünkü ortamı kendi çıkarları açısından elverişli gördüğü anlaşılıyor. Yeni bir Osmanlı egemenlik alanı yaratma hayaliyle Orta Doğu'da maceralar peşinde koşanların ne Osmanlı ne de Cumhuriyet, dönemlerinde egemenliği Yunanistan'a verilmemiş olan bu adalar konusunda yeterli duyarlılığı ve tepkiyi göstermemeleri dikkat çekici ve hüzün vericidir. Bence konu daha fazla geciktirilmeden Meclisin gündemine getirilmeli ve Türkiye'nin bu ulusal konudaki kararlılığı ortaya konularak Hükümetin sonuş alıcı bir tavır içine girmesi sağlanmalıdır. Ulusal egemenlik konusu hiçbir güncel sorundan daha az önemli değildir. Sevgiler, saygılar. Onur Öymen |
1188 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |