Yunanistan için iyileşme henüz başlamadı. Göstergeler Yunanistan için yapılan her işin “boşuna” olduğunu gösteriyor. Sanki yapılan herşey “havaya” gidiyor.Yunanistan ekonomisi dibe gitmeye devam ediyor… Yunanistan için iyileşme henüz başlamadı. Göstergeler Yunanistan için yapılan her işin “boşuna” olduğunu gösteriyor. Sanki yapılan herşey “havaya” gidiyor. Bütün aktarılan kaynaklara rağmen… Bütün maaş kesintilerine rağmen… Bütün sert tedbirlere rağmen… Yunanistan’da “hiçbir şey” olmuyor. Her şey olmuyor… Dünya ekonomi basını Yunanistan’ın vahim durum hakkında yeni ve çok çarpıcı bir bilgiyi okurlarla paylaştı. Yunanistan’ın 2011 yılındaki açığının tahminlerden ve beklentilerden daha büyük olduğu kesinlik kazandı. Buna göre Yunanistan 2011 yılında %9,4 açık verdi. Elbette bu rakamı masum ve küçük gösterecek açıklamalar ve kıyaslamalar da olacak. Örneğin Yunanistan’ın açığının 2009 yılında %15,9 olması ve ardından 2010 yılında açığın %10,7’ye indirilmesi “olumlu gelişme” diye sunulabilir. Süreç üç yıllık bir evre olarak ele alınıp “güvenli rota” diye lanse edilebilir. Ama gerçek değişmez; Yunanistan’ın açığı çok büyük ve iddia edildiği kadar hızlı küçülmüyor. Hatta bundan bir adım daha ileriye gitmek lazım. Uygulanan bütün tedbirler, yapılan bütün reformlar, gönderilen kilolarca para “işe yaramıyor”… Yunan halkı için “korku tüneli” 2013 yılında da “ağırlaşarak” devam edecek. Muhtemelen Troyka yine Yunanistan’ her istediğini yaptırmayı sürdürecek. Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras 2013 yılında da halkına ve seçmenine değil Troyka’ya hesap verecek. Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu müfettişleri Samaras’ı seçmenden daha fazla ilgilendirecek, korkutacak. Samaras için Troyka müfettişleri genel greve giden sendikalardan da, meydanlarda toplanan on binlerce öfkeli göstericiden de daha tehlikeli. Çünkü Samaras İtalya’da bir yıl önce Silvio Berlusconi’nin ve ülkesinde Yorgos Papandreu’nun yaşadığı akıbeti yaşamak istemiyor. Yunan halkı Avrupa Birliği’nden de, Avro’dan da hızla soğudu. Yunan seçmenin ülkesindeki demokrasiye inancı da sarsılıyor. Çünkü seçmen bütün fedakârlıklara rağmen ülkesinde hiçbir şeyin değişmediğini görüyor. Yunan halkı ülkesine gelen müfettişlerden de, onların ülkeyi adeta bir ilkokul sınıfı denetlemesinden de rahatsız. Ama Atina’da siyaset kurumları kendilerini oy talep ettikleri seçmene değil, ülkeyi finanse eden sponsor devletlere karşı sorumlu hissediyor. Yunanistan’da herkes o derecede mutsuz ve öfkeli ki, Alman Şanöslyesi Angela Merkel’in “Yunanistan’ın yükümlülüklerini yerine getirmesi için hala yolu var” sözü dahi provokatif etki yapıyor. Ama Avrupa Birliği’nin Yunanistan’ın kaderini elinde tuttuğu da bir gerçek... Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nin sponsorluğunda yaşadığını da artık herkes biliyor. Bu durumda Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nin bütün beklentilrini karşılamak zorunda olmasından daha doğal hiçbir şey olamaz. Aynı noktadan hareketle Yunan halkı Başbakan Antonis Samaras’a öfkeli olabilir, öfke insani bir duygudur. Ama Yunan halkı Samaras’ı anlamak ve ona anlayış göstermek zorunda. Elbette keyifli ve gururlu bir durum değil. Ama Samaras aslında bir ilkokulda öğretmenin desteğiyle sınıf başkanı seçilen öğrenci gibi. Her sınıf başkanı sınıf arkadaşlarını sever, ama öğretmene karşı sorumludur. Hiçbir sınıf başkanı öğretmenden azar işitmek istemez… Zaten vaziyet Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Sturnaras’ın belirttiği kadar –hatta yarısı kadar- kötüyse Yunan halkı için zaten başka bir seçenek yok. Rakamlar hala “tam anlamıyla güvenilir değil” ve hatta en kritik konu olan “bütçe açığı rakamı dahi yanılabiliyor”. Bu durumda Yannis Sturnaras’ın “31,5 milyar EUR yeni kredi dilimi serbest bırakılmazsa insanlar aç kalacak” sözü rakamlara göre daha güvenilir ve inanılır vaziyette… İş bu noktaya geldikten sonra, yani maliye bakanı “açlıktan” söz etmeye başladıktan sonra, Atina meydanındaki gösterilerin de herhangi bir anlamı kalmıyor. Demokrasi tok toplumların rejimidir. Açlık yaşayan veya açlıktan korkan toplumların demokratik olgunlukla, siyasi etikle veya benzeri bir mefhumla ilgilenmeleri pek olası değildir. Yunanistan’ın sponsorları olan Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu’nun müfettişleri ikna olurlarsa “evet” diyorlar. Onlar “evet” derse, Yunanistan’ın hesabına yeniden para yatırılıyor. Ama müfettişlerin “evet” demesi için veya en azından “yetmez, ama evet” demesi içim, Yunanistan’ın her şeyi kabul etmesi ve hiçbir şeye “ohi” yani hayır dememesi gerekiyor. Çünkü sponsor temsilcileri bunu cevap olarak kabul etmiyor. Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Sturnaras’ın belirttiği “Yunanistan’ı açlıktan koruyacak olan 31,5 milyar EUR krediyi hak etmek” için Yunanistan 2013 ve 2014 yılarında toplam 13,5 milyar EUR tasarruf yapması gerekiyor. Yani Yunanistan önümüzdeki 24 aylık zaman diliminde de eğitim ve sağlık için daha az para harcayacak. Yine aynı dönemde daha az maaş ve ikramiye ödeyecek. Özetle ne zaman Yunan halkı kendisini dip noktada hissetse, ne zaman bundan daha fazlası ve daha kötüsü olamaz diye düşünse, sınıf mümessili Samaras yeni adımlar atmak zorunda kalıyor. Tam bu noktada akıllara bir soru geliyor. Hiç sevimli bir soru değil, ama çok önemli. Yunanistan’da verilen büyük mücadelenin iki temel hedefi var. Birincisi Yunanistan’ın borçlarının ödenmesi ve alacaklıların rahat ettirilmesi… Bunun faturasını ise Yunan halkı ödüyor. İkincisi Yunanistan’ın bütçe açığının azaltılması ve bu sayede Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne ve Avrupa kurumlarına verdiği zarar en düşük düzeye çekilebilir. Aynı zamanda Yunanistan’ın Avro Bölgesi’ne maliyeti de alt seviyelere indirilebilir… Bunun da maliyetini yine Yunan halkı karşılayacak. Ama Yunan halkı için bundan sonrası da –tıpkı bundan önceki yıllarda da olduğu gibi- giderek daha zor, çetin ve pahalı hale gelecek. Fakat ya yine bütçe açığı rakamları meğerse yeterince düşmemiş olursa, ya yine açıklanan rakamlarda aslında hatalı olursa. En nihayetinde; Ya bütün bunlar Yunanistan’ı son damla süte kadar sağmak için bir yol ve yöntem olursa… İmkânsız mı? Acaba?
Kaynak: http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-9230/atinanin-arzin-merkezine-seyahati.html |
805 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |