Avrupa hayaliyle binbir zorluk atlatıp Yunanistan'a gelen binlerce göçmeni, giderek artan polis baskısı, ırkçı saldırılar ve işsizlik bekliyor.Yunanistan: Koca bir hayal kırıklığı Avrupa hayaliyle binbir zorluk atlatıp Yunanistan'a gelen binlerce göçmeni, giderek artan polis baskısı, ırkçı saldırılar ve işsizlik bekliyor. İzmir açıklarında geçen perşembe günü bir tekne battı. İçerisinde Filistinli, Iraklı ve Suriyeli kaçak göçmenler vardı. Can kaybı sayısı 61 olarak açıklandı. Bu kaza ne ilk ne de son. Hedeflerinde önce Yunanistan ’a ulaşmak, ardından da İngiltere ’ye gitmek vardı. Peki Yunanistan ’a ulaşmış olsalardı, onları nasıl bir yaşam bekleyecekti? Haberi okuduktan sonra göreceksiniz ki muhtemel cevap koca bir hayal kırıklığı olacak. Muhammet, Bangladeşli. Subay olmak istiyordu. Okulu bırakmak zorunda kaldı. Babası tarlasını satıp Muhammet’i 6 bin dolar parayla refah seviyesi yüksek, güvenli bira ülkede kendine yeni bir yaşam kurması için Yunanistan ’a gönderdi 9 sene önce, Muhammet 18 yaşında iken. Şimdi bir göçmen mahallesindeki iki odalı bir evde, beş Bangladeşli arkadaşıyla birlikte yaşıyor.Hepsinin ortak sorunu işsizlik. Muhammet geçimini sokaklardan kâğıt ve demir toplayarak sağlıyor. Gün boyu çöpleri karıştırıp, bulduklarını satarak akşamları evine bir kap yemek götürüyor. Muhammet’in en büyük dileği bir iş bulabilmek. Krize rağmen Yunanistan ’da kalmak istiyor... Zaten dönmek istese de parası yok. Muhammet kadar şanslı olmayan, bu işi bile bulamayanlar var. Bir kap yemek için yüzlerce göçmen Omonya’daki bir kilisenin bahçesinde saatlerce bekliyor. Mönüde domatesli makarna var. Yanındaysa ekmek. Öncelik tekerlekli sandalyede gelen göçmenlere veriliyor. Bir baba, tekerlekli sandalyedeki çocuğuyla birlikte gelmiş, yanında getirdiği torbasına kilisenin dağıttığı ücretsiz yemekten dolduruyor. İnsan ister istemez, o babanın kucağında engelli çocuğuyla bunca yolu hangi şartlarda kat edip geldiğini düşünüyor. Kimileri saatlerce bekleyip aldıkları yemeği hemen kilisenin bahçesinde yiyor, kimileriyse evdekilerle paylaşmak üzere torbalara dolduruyor. Bir kap yemekle ne karınlar doyuyor, ne sorunlar bitiyor. Kendilerine uzanan yardım elinden memnun göçmenlerin gözlerindense mahcubiyet okunuyor. En önemli sorun hastalıklarla mücadele Kilisenin yüz metre ötesindeyse Dünyanın Doktorları adlı kuruluşa ait bir poliklinik bulunuyor. Burada da göçmenler ücretsiz tedavi ve ilaç için sıra bekliyor. Yaşlı, çocuk, kadın, erkek, dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler buradaki gönüllü çalışan doktorların ellerinden şifa umuyor. Genelde işsiz olan ya da sigortasız çalıştırılan göçmenlerin en büyük sorunlarından biri de sağlık gereksinimleri. Polisin kendilerini yakalamasından korkan göçmenler de kendilerinden hiçbir evrak istenmediği için burayı tercih ediyor. Sokaklarda ise polis sürekli pasaport kontrolü yapıyor. Hükümet ‘Ev Sahibi Zeus’ ismini verdiği operasyonla kaçak göçmenlerin peşine düşüyor. Bugüne dek yapılan operasyonlarda 17 bin kişi gözaltına alınırken, 2 bin 200 kişi de tutuklandı. Polisler yakaladıkları kaçak göçmenleri şehir merkezlerinden uzakta kurulan Göçmen Kabul Merkezleri’ne sevk ediyor. Bu merkezlerdeki göçmenler, kim bilir ne hayallerle geldikleri ülkede, dünyaya artık dikenli teller ardından bakıyorlar. Günde sadece iki kez, ikişer saat bahçeye çıkıp temiz hava almalarına izin var. Göçmenlerin yanına gitmemize ve konuşmamıza izin verilmiyor. Aramıza keskin bir set çizen dikenli tellerin ardından kameralarımıza yansıyanlar her şeyi ortaya koyuyor: Çaresizlik. Cezaevindeki bir suçlu gibi yaşıyorlar Kamu Düzeni ve Vatandaşı Koruma Sözcüsü Hristos Manuras ise bu uygulamanın göçmenlere sağlıklı ve güvenli bir yaşam sağlamak için yapıldığını söylüyor. Belki de her ne kadar burada cezaevindeki bir suçlu gibi yaşasalar da, dışarıdakinden daha çok güvendeler. Zira, sokaklarda göçmenlere karşı şiddet eylemlerinde son zamanlarda büyük bir artış var. Kimileri “göçmen avına çıkan” ırkçıların kurbanı olup yaşamlarını kaybediyor, kimileri sadece dayak yiyerek kurtuldukları için kendini şanslı hissediyor. Muhammet “yeni bir sorunumuz oldu son zamanlarda” diyor.Neonazi Altın Şafak Partisi. Muhammet Altın Şafak Partisi’nin kendilerine saldırdığını söylüyor ve ekliyor: “Biz buraya kavga etmeye gelmemiştik. Yeni bir yaşam kurmaya gelmiştik.” Halk artan suç oranlarından şikâyetçi Krizle boğuşan Yunanistan ’da halkın önemli bir kısmı yaşadığı bölgelerde artan suç oranlarından şikâyetçi. Can ve mal güvenliklerinin olmadığını savunuyor. Hatta Yunanistan ’da %23’e varan işsizliğin sebebi olarak göçmenleri gösterenler de var. Böyle bir ortamda, göçmen karşıtı politikalar da prim yapıyor. Irkçı parti Altın Şafak’ın haziran genel seçimlerinde gösterdiği başarı da bunun bir sonucu. Altın Şafak’ın ilk kez bu yıl %7 oy alarak parlamentoya girmesi göçmenleri de oldukça endişelendiriyor. Ama rakamın soğukluğuyla gerçek şu ki, Yunanistan nüfusunun yüzde 10’unu göçmenler oluşturuyor.
(Radikal) |
808 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |