Avrupa Birliği Yunanistan’dan alacağını aldı, kalanından vazgeçti ve Yunanistan’a kapıya giden yolu göstermeye hazırlanıyor.ATİNA İÇİN “SON ŞANS DİYETİ”… Avrupa Birliği Yunanistan’dan alacağını aldı, kalanından vazgeçti ve Yunanistan’a kapıya giden yolu göstermeye hazırlanıyor. Yunanistan’ın içerisinde bulunduğu durumu daha problemli hale getiren bir detay var. Elbette Yunanistan’ın içine düştüğü girdap çok kötü... Atina’nın borç bataklığından çıkamaması herkes için üzücü. Ama en az bunlar kadar kaygı verici bir boyut daha var; Tedbirler işe yaramıyor. Atina da, Avrupa Birliği de krizi aşmak için uygun reçeteyi bulamadılar. Büyük bir olasılıkla Avrupa Yunanistan’ı gözden çıkardı. Ağır reformlar, çok sert tasarruf tedbirleri ve finans sektörüne sağlanan desteklerin ardından “krizin faturasını ödeyen Yunan halkı” göz ardı edildi. Avrupa Birliği -belki Alman ve Fransız bankaları demek daha uygun olurdu- Yunanistan’dan alacağını aldı, kalanından vazgeçti ve Yunanistan’a kapıya giden yolu göstermeye hazırlanıyor. Almanya Şansölye Yardımcısı ve liberal çizgideki Hür Demokrat Parti’nin (FDP) lideri Philipp Rösler, Yunanistan’ın Avro bölgesinden ayrılması olasılığının artık “felaket senaryosu” olarak görülmediğini söyledi. Rösler ayrıca “Yunanistan’ın söz verdiği reformları yapmaması durumunda yardım paketinden yeni ödeme yapılmayacağını” açıkladı. Philipp Rösler “bıktık” veya “ gidin artık” da diyebilirdi, ama Berlin’in Yunanistan kararını bu şekilde kelimelendirmeyi tercih etmiş. Philipp Rösler sözlerinden öğreniyoruz ki, Berlin için artık Yunanistan’ı Avro bölgesinde tutma hedefi yok. Berlin Yunanistan’ın kurtarılmasını artık prestij konusu olarak değerlendirmiyor. Berlin “Yunanistan’ın gidişinden sonrası” ile ilgili planlamalar yürütüyor olabilir. Diğer türlü Philipp Rösler’in “Yunanistan’ın Avroda kalma şansını yok denecek kadar az görüyorum” demesi mümkün olmazdı. Hatta Rösler kesinlikle “Yunanistan halkının kendisinin, Avrodan ayrılmanın daha akıllıca olduğu sonucuna varabileceğini” söylemezdi. Büyük bir olasılıkla Rösler şunu gördü; Yunanistan’a -Atina’nın bütün günahlarına rağmen- gösterilen iltimas, aşırı destek ve onu kurtarmaktaki saçma ısrar diğer üyelere kötü örnek oldu. Atina’nın tembel tavrı ve fütursuz üslubu Avrupa Birliği’nin prestijini olumsuz etkiledi. Birlik Atina’nın “kötü örnek” olmaması için iyi bir ders vermek zorundaydı. Nihayetinde Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu için tek konu Yunanistan değil. Bu kuruluşların varlık amacı da Yunanistan’ı beslemek değil. Özellikle her ihmal ve her eksiklik için bir bahanesi olan Atina bu kurumları artık bıktırdı. Hiç kimse artık Atina’nın dolambaçlı yollarla tasarruf tedbirlerini ve yapısal reformları devre dışı bırakmasına sabır göstermek istemiyor. İşte o nedenle Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Yunan hükümetine, Avrupa ülkelerinden aldığı yardımlarla ilgili olarak sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulundu. Yunanistan halen uyguladığı “son şans diyetini” aksatırsa, birçok kavram yeni bir anlam çerçevesine kavuşacak. Avro bölgesinden, borçlar krizine ve belki de daha fazlası.... Almanya Federal Almanya Merkez Bankası Yönetim Kurulu eski üyesi Thilo Sarrazin'in tespiti haksız değil. Sarrazin Yunanistan'ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrıldıktan sonra “beş kez iflas ettiğine” dikkat çekiyor. Sarrazin de “Yunanlıların Avrupa Birliği üyesi olmasının” ve “Avro bölgesine alınmasının” gerçekten “büyük hata” olduğunu kabul ediyor. Sarrazin yayınladığı kitabında “Yunanistan’ın iflasının engellenemeyeceğini” savunuyor. http://www.diplomatikgozlem.com/TR/belge/1-9153/atina-icin-son-sans-diyeti.html |
856 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |